Her bir kar tanesi düşerken gökyüzünden, birer hayat hikayesi taşır kendisiyle. Bazılarına kan bulaşmıştır, bazıları da beyazın en temiz tonu kadar saftır. Eylem, onu gördüğünde kan kokusunu hissetmişti. Beyaza yakışan en güzel rengin en kötü halini. Canı acıyordu, ama ortada kan yoktu. Belki de kalpleri kanıyordu ve içten içe ölüm kokusunu çekiyorlardı. Ama o bu kadar güzelken bunun ihtimali yoktu. Gökyüzüne çevirdi bakışlarını. Kar taneleri şimdi yüzüne çarpıyordu. Hava dondurucu soğuktu, onun bakışlarını yakalayınca vücut ısısı bunu hissettirmedi bile. Gözlerini kıstı ve kan kusan bakışlarıyla adam karşısındaydı ama o, saflığıyla gülümsemeyi tercih etti.
2 Ocak 2021
Ben : anneni ara.
Oğuz:ne ?
Ben: sen sinem teyzenin oğlu değil misin?
Annen onu aramanı söylüyor.
Oğuz : peki bunu o niye söylemiyor ?
Ben : şarjı bitmiş?
Oğuz : şarjı bitmişse ben onu nasıl arayacağım peki ?
Ben yazıyor...
Ben çevrimiçi...
Ben : bir dakika oha doğru?
Şarjı bitmişse nasıl arayacaksın ?
Oğuz : bu küçük detayı yeni fark etmen gözlerimi yaşarttı.
Ben : sen bana Altan altan laf mı soktun ?
Hayırlı bir evlat olup annen ara demeden arasaydın böyle olmazdı 🙃
Oğuz : şimdi de sen mi bana laf sokmuş oldun?
Ben : haspinAllah sınanıyorum herhalde , git ara ne bilim ben ya.
Laf filan da sokmuyorum ayrıca.
Oğuz : sen kimsin ?
Ben: komşunuz ?
Oğuz : komşumuz kim?
Ben : evine gelseydin bilirdin.
Oğuz :geldiğim zamanlarda oldu ama tanımıyorum seni ?
Ben : o da senin kayıbın olsun hayırsızlığı bırakıp evine uğrarsın artık belki ?
Oğuz : bu aralar sanmıyorum.
Ben : benim ruhumda hayırsızlık diyorsun.
Oğuz :hayırsız olsaydım bu vatanı korumak için canımı feda etmezdim.
Ben :ne ?
Oğuz: tek hayırsız ben değilmişim anlaşılan , komşusunun oğlunun mesleğini bilmeyen bir komşu kızı.
Ne üzücü.
Tanışalım yüzbaşı Oğuz Türk...