Henüz 3.sınıftaydım, en sevdiklerimden, kardeşlerimden ayrılırken... Şartlar gereği memeleketimi, okulumu, arkadaşlarımı, babamı, kardeş dediğim dostlarımdan ayrılmak zorunda kalmıştım. Sadece annem ve ben. Biricik Ankara'mı bırakıp annemle beraber Bolu'ya yerleşmiştik. Daha sonra annem beni getirdiğine pişman olmuştu çünkü o 7 8 yaşlarında ki çocuğu bile bu kadar depresif bir hale sokup bu halde her gün daha da kötüleşerek 8 yıl yaşamasına göz yummuştu. Yanlış anlamayın annemi çok seviyorum ama bana yaşattıklarından dolayı onu affedemiyorum. Şükürler olsun ki annem beni 8 yıl sonra anlamış ve artık Ankaraya geri dönmem de bir sakınca görmemişti. Tabiki gözüm kapalı koşa koş gidicektim canım memleketim Ankara'm o kardar özlemiştim ki... İşte benim yürekleri burkan tatlı tebessüm oluşturan hikayem de taam bura da başlıyordu. Ankaraya döndüğüm gün 96.sokağa adımımı attığım ilk dakika...
"Sevilmek isterken iliklerine kadar sevgisizliği hisseden herkese..."
(...)
"Senin şımarıklıklarını çekecek bir adam değilim."
Sözleri üzerine gözlerim gözlerinde asılı kaldı. Kelimeler zihnimde bir oraya bir buraya kaçışırken hepsini bir araya toplamak oldukça zor olmuştu. Sakin ol Efsan... Kalbimdeki anlamsız ağrıyı görmezlikten geldim. Çenemi havaya dikip ters ters ona baktım. Giydiğim siyah topuklular sayesinde aramızdaki boy farkı bir kafa mesafesi kadarken gerginlikten kuruyan dudaklarımı ıslatıp onunkiler kadar acımasız olan sözlerimi sarf ettim.
"Bende sana şımarıklık yapacak bir kadın değilim."
Yayın tarihi: 12.05.2024