Kafamda bazı sesler yankılanıyordu, önüne geçemiyordum. "Sen mi?" diye bağırıyordu. "Sen mi O mu?" Susmuyordu, kulağımdaydı, fısıldıyordu. Susmuyordu, yankı yapıyordu. Susmuyordu, kalbimin duvarlarındaydı. Susmadı. Anne, o neden hiç susmadı?
"Sus!" diye bağırdım. Gözlerimden yaşlar akıyordu, içimi yırtarcasına ağlıyordum. Elimi yumruk yapıp göğsüme vurdum, "Sus artık!" Elimi kafama götürüp vurdum. "Sus! Yeter, sus!" diye bağırdım. Boğazım yırtılıyordu, göğüs kafesim gibi.
Elimi tuttu sonra, kendine doğru çekip yumruğumu açtı. Araba hareket etmiyordu, durdurmuştu. Yüzüklerinden birini çıkardı ve elime koydu. En çok batanı vermişti, telleri en çok çıkmış olanı, kanatanı.
Bağırmaya son vermiş onu izliyordum. Parmağını hafifçe avucumun içinde gezdirdi ve "Elini bir daha sakın kapatma," dedi. "Kapatacaksan da bunu eline koyup kapatacaksın, sorumluğunu taşıyacaksın bunun. Bir daha kapatmak kolay olmayacak, düşüneceksin ve katlanacaksın."
© seraslipsin | 12.01.21All Rights Reserved