Hiç bu denli çaresiz hissetmedi, pekala onun ölümünü ele almazsak daha önce böylesine elinden hiçbir şey gelmiyormuş gibi hissetmedi. Onun ölümünü, hızla kan kaybedişini ve kendi sözlerine olan inancını sürpriz söyleyişini hatırladığı her dakika gözyaşlarınının yanaklarında daima yer edinmesine sebep olduğuna lanet etti. Yapacak başka bir şey yoktu, kendini tamamen boşluğa salması ve nereye gideceğini veya kaybolacağını bile bilmediği hissiz derecede sıcaklığı ya da soğukluğu olmayan bu alana bırakması gerekiyordu. Düşündü sadece düşündü, kaybedeceği hiçbir şey yoktu, herkesi kaybetmişti, her şeyini kaybetti, annesini kaybetti, en yakın arkadaşlarını kaybetti. Daha fazla acı çekemezdi. Halkı için sadece şu anda kendisini feda etmekten başka elinden bir şey gelmezdi. Ve evet dönüşü olmayan bu boşluğa, sevgilisinin gözleri kadar yeşil olan, yoğun renge kendisini bıraktı. Hissizlik her geçen saniye arttı. Belki de ölüyordu, ama bu meğer geçmişin tekrarlanmış hissizliğiydi.