''Bela mısın kızım sen?''
Genç kızın dudakları alaycı bir şekilde kıvrıldı.
''Evet, ama tatlı bela.''
Adam karşısında ki kızın rahatlığına anlam veremiyordu. Bir kadın nasıl bu kadar umursamaz olurdu? Ah, doğru ya bu kendini tatlı bela olarak gören kadın değil küçük bir kız çocuğuydu daha!
-
''Gökhan seni seviyorum.''
Adam umursamazsa omuz silkti ve omuzlarını tuttuğu genç kızın gözlerine alaycı bir şekilde baktı.
''Senin beni sevmen değil Barbie bebeklerinle oynaman gerek ufaklık. Boyundan büyük işler yapmaya kalkışma.''
-
Olamazdı dimi? Küçük, şımarık bir kız çocuğuna aşık olması gibi bir şey tamamen saçmalıktı. Olmamalıydı.
Sinirle homurdandı adam. O küçük kız çocuğu kalbini çalmıştı işte! Onun o küçük gözlerini, o muhteşem burnunu ve dolgun dudaklarını düşünmediği bir an bile yoktu. Kim bilir dudaklarının tadı nasıldı?
Şehvet ve tutku için aşık olmak mı gerekliydi?Atlas Kuzey bekarlığa veda partisinde hiç sevmediği bir kadına dokunarak aslında şehvet ve tutku için sadece aşkın değil nefretin de yeterli olduğunu öğrenicekti.
Seçil Sezgin'le şehvet , tutku ve nefretin içiçe olduğu bir hayata istemeden de olsa adım atıcak , bağımlısı olucaktı.