Bizi kandıran o şarkılar yok mu? O ilk bakış, o ilk gülüş, o ilk benim o deyiş ilk defa kalbinin bu kadar hızlı, dünyaları ondan ibaret sanışın ve sonucun ondan ibaret olmayışı ve ardına bırakılmış tonlarca hatıra, tonlarca anı arasında kaybolduğunu görmen işte en acısı hiçbir şeye değmediğini farketmen. Ne acı değil mi? Salak yerine, aptal bir aşık olmuş gibi görünmek ne çok acıtır ya insanın burkulmuş, hüsranlı yüreğini. Her şeyin sonuymuşçasına yaşanmış o ilkler işte. Ne çok acı ve gerçek. Ah ki ne ah, ne çok yalnız kalmış beden, ne çok unutulmamamış anı, ne çok arkasından ağlaışlık, ne çok özlenmişlik var bu hikayenin sonunda. En çoksa ellerini özlerdi belki de tutuşunu, duruşunu bile bu kadar çok özlerken bu kadar uzak kalmak ruhunu zedelerdi bekide. Ah yok mu şu ayrılıklar hep hüsranla sonuçlanan sevdalar.
Yetimhanede büyümüş, 17 yıldır kimsesizlikle mücadele etmiş, çok erken yaşta kendi ayakları üzerinde durmayı öğrenmiş, zeki, atarlı, biraz ağzı bozuk lakin yufka yürekli bir kızdır Ahu Tomris Karayel. Bir gün ansızın yetimhaneye gelen oldukça varlıklı insanların, Tomris'in biyolojik ailesi olduklarını iddia etmesiyle birlikte işler asla eskisi gibi olmaz.
Bu hikayede ezilen, korkan, ürkek kız yok.
Bu hikayede cesur, lafını esirgemeyen, zeki kız var.
Bu hikayede Tomris'i yaralarından vuran insanlar var.
Bu hikayede vicdanları körelmiş insanlar var.
Bu hikayede Tomris' in bir de biyolojik ailesinin karşısında verdiği mücadele var.
*Karıştırılan bebekler klasiğinden bir tık farklısı*
Not: Kitap şahsıma aittir. Herhangi bir çalıntı veya kopyalanması durumda hukuki işlem başlatılacaktır.
İnstagram hesabım: _erzurumluniloyaa_