İlayda artık kimsenin hatalarının bedelini ödemek istemiyordu. Hayatının en berbat yılını geçirmişti. Sevinçlerini hep kursağında bırakan insanlar hep en sevdikleriydi. Yorulmuştu artık dünyalar kadar sıkıntıyı sırtında taşımaktan. Üstelik daha üniversitenin ilk yılında hayallerinden olmuştu. O güzel gözlerindeki yumuşaklıktan kurtulduğunu hissetti. Belki de iyilerin kazandığı o dönem yazılı olmayan bir kanunla sona ermişti. Her şeyi en baştan kitabına göre değil, kendine göre yazmaya karar verdi. Artık çok sevse de istemediği yerde durmayacak adım adım yalnızlığı ile parlayacaktı. En azından düşünceleri şimdilik bunlardı. Herkesin bir sıçrama noktası vardır. İlayda'nın da sıçramasının vakti çoktan gelmişti.