"Bak" dedi üstüne basa basa karşımda ki suret, "orada yatan sensin." Adımın durduğu mezarın başında, kurumuş gözyaşlarımla öylece durdum. "Hayır" dedim, üşümekten şişmiş elimi kalbimin tam üstüne koyarak "kalbim atıyor ve ben yaşıyorum." Aklım reddediyor, tesadüf diyordu tüm bu olanlara. Tesadüf olmak zorundaydı çünkü. Eğilip boşta kalan avucumu mezardaki toprakla doldurdum. Yağan yağmur ıslatıyordu ama, can vermiyordu kurumuş toprağa. Bir elim kalbimin üzerinde dururken, avucumda ki toprağı doğrulup karşımda ki adamın suratına fırlattım. "Bak" dedim onun yaptığı gibi üstüne basarak. Asıl inandırmak istediğimse kendimdim, biliyordum. "Bak ben nefes alıyorum." Alaycı surat ifadesiyle bir kaç saniye izledi çaresiz bedenimi. Bu surat ifadesine zıt harelerinde acıma duygusu parlıyordu. Yüzünde ki yara izi hareket etti sonra, ama bu gülmekten çok uzak bir gülümsemeydi. "Artık sende biliyorsun içten içe, yirmi yaşında öldün ve o andan itibaren yaşamıyorsun."All Rights Reserved
1 part