Genç adamın gözleri buğulu mavi gözlerle çarpıştığında kendi acısından çok onun acısını hissederek acı duygusunun perde arkasından çıkmasını izledi. Kız fark etmese de adam kızın acısını hissetmişti ve bunu hissetmek onun da araftaki ruhunu harekete geçirmişti.
Tek fark, Kandemir'in ruhu çığlık atmazken Elsa'nın ruhu hala çığlık çığlığa kulağının dibindeydi.
Genç adam ondan beklenilmeyecek bir şekilde Elsa'ya tek elini uzattı. Ne kadar tanımasa ve uygun bulmasa da bu kız onlarla beraber yaşamaya başlamıştı ve Kandemir'in de bu kızı tanımaya başlaması gerekiyordu.
Elsa ona uzatılan ele şaşırsa da tepki vermedi. Sessizce o da elini uzatıp ona uzatılan eli sıkarak karşılık verdi.
''Elsa Fiza,'' dedi elsa kısaca soy adını söyleme gereği duymadan. Zaten Su kısaca tanıtmıştı Elsa'yı Kandemir'e.
''Fiza..'' diye mırıldandı genç adam kızın duyamayacağı bir sesle. Elsa isminden çok fiza ismi kulağına yatkın gelmişti ve kendine çekmişti. Acı, sızı, ağlayış diye geçirdi içinden. Fiza isminin anlamıydı bunlar.
''Kandemir.'' dedi genç adam ona mavi gözleriyle bakan kıza. Sonra duraksayarak devam etti. ''Kandemir Rahe Iraz.''
Tam şuan hayatın dönüm noktası diye fısıldadı melekler,
Tam o an iki ruhun yakacağı ateşe bir odun daha atıldı.
Ve cennette bir ateş, asla sönmeyecek gibi yanmaya başladı.