Yağmurun altın da kucağım da, serçe yavrusu gibi titreyen kızı, kendime iyice bastırdım. Hızlı adımlarla evin yolunu tuttum. Evin bahçesine girdim de Asiye'nin küçücük bedeni titremeleri artıkça benim de korkum arttı. Vicdanım dile geliyor, '' Yine başaramadın, koruyamadım onu'' doğru, yine koruyamadım onu...
Evin kapısına geldiğim de, kapının dışında bekleyen bir koruma beni görür görme kapıyı açtı Anam kapının ortasında dikilmiş gözlerinde nefretle kucağımda yarı baygın yatan kızı süzerek, sert bir sesle..
- Ölürüm de, o uğursuzu eve sokmam Kenan..
-YETERRR!! CANIM BURNUMDA ZATEN..
SENİNLE AYRI BİR KONUŞACCAZ HİÇ MERAK ETME... AMA ŞİMDİ DEĞİL.. ŞUAN DEĞİL..ÇEKİL ÖNÜMDENNN!!!!
Karşım da anam değil de, bir başkası olsaydı yemin ederim canını almaktan bir an bile tereddüt etmezdim. Çekileceği yok, onu yok sayıp yanından geçtim.. Yatak odamıza giden merdivenlere hızla tırmanırken, Savaşı arkamdan değil de, merdivenlerin başında beklediğini görünce..
- Hemen doktoru ara gelsin. Acele et SAVAŞŞ!!.
- Hemen abi..
Viranşehir köyünde zamanında halka zulmeden adamın katil oğlu ile ansızın onun kapısını çalan masum güzel lalin
~ Efkan ve lalin
Kötü yorumlarınız ve hakaretleriniz sizde kalsın.
Yetişkin İçerik