Geçmişi limana vuran dalgaların arasında sürükleniyordu. Onu boğan, hayatını mahveden belki de sonu olduğunu düşündüğü insanlar, onu karanlığa tutsak edenler dibindeyken elleri bağlı bir şekilde durmak ona cehennem ızdırabını yaşatıyordu. Canlı canlı yakılmak, diri diri gömülmek bile bu kadar canını yakmazdı. Ne yaparsa yapsın, kime ne söylerse söylesin bu tarifsiz acı dinmeyecekti. Bu acıyı bastıramayacaktı. Arafta dolaşan ruhu bile bu acıdan nasibini alıyor, insanların arasında soluksuz iniltileriyle kulağında can çekişiyordu. Son kalan duygularını bu acı uğruna tozlu raflara kaldırmaya karar verdiğinde ise tozlu raflardan düşen tek bir roman hayatını baştan sona değiştiren şey olacaktı.. Araftaki ruhu bile sessizliğe gömülecek, çektiği acıyı özler duruma gelecekti. Peki bu roman ona tüm acılarını sildirebilecek miydi? Yoksa acının ta kendisi mi olacaktı? Geçmişi ve acıları roman sayfalarıyla liman kıyısına vuran bir genç kızın hikayesi. ''Yaş 35 yolun sonu diyen Cahit Sıtkı yanılmıştı, yaş 22'ydi ve yolun sonuydu.''
1 part