51 Area'da.... Bir yer altı dünyası girişinde. Garaj kapağı açıldı. Şaşkın gözlerle içeriyi süzen ekip, belli bir müddet konuşmaya cüret edemedi. Hipnoz edilmiş gibi yalnızca Adrian Anderson'u takip ettiler. Personel müdürü önde onlar arkada ilerliyordu. İlk başta gerçekten araba garajı gibi duran bu gizemli yer, birden büyümüştü. Şimdi sağlarında ve sollarında geçit olan büyüleyici bir yere dönüşmüştü. Büyüleyici olmasının karşısında duran korkutucu hissi yer yer daha ağır basmaktaydı. Tavan genişliği çok yüksekti ve gri renkteydi. Zaten her yerde olan yegane hakim renk gri ve benzeri tonlardı. Gri tonları İdil'in benliğinde uyuyakalan adrenalin ve stresi açığa çıkarmasına sebep olmuştu. Işıklandırmalar sayesinde içerisi gayet aydınlıktı ama ekibin içlerinde vuku bulan gerginliği rahatlatmamıştı. Bilakis, ilerledikçe daha da büyüyen bir şaşkınlık da onları izliyordu. Isı yalıtımı da belli ki iyi düşünülmüştü. Üşümüyorlardı. Yukarıda kameraya benzer şeyler olan bir gözetleme odası vardı. Gözetleme odasına benzeyen yerin camları olabildiğince şeffaftı ama buna rağmen içerisi net seçilemiyordu. Aşağı merdivenlerden inildiğinde ise sağlarda ve sollarda bulunan tuhaf bilimsel aygıtlar vardı. Bu aygıtlara bir iletişimci olarak elbette anlam verememişlerdi. Çaprazlarda ise birçok geçit ve kapılar mevcuttu. Aşağıdan ilerleyince yine karşılarına kırmızı kapılı bir garaj çıktı. Anlaşılan yerin altında bir yer daha vardı. Bu karmaşık yapı böyle sürüp gider, diye düşündü İdil.