'KÜFÜR VE YETİŞKİN UNSUR İÇERİR!' Genç kız titreyen ve terleyen ellerini üstündeki gelinliğin eteğine sürdü. Lakin sürdükçe daha beter oluyordu sanki. Kalbi göğsünden çıkıp fırlayacakmış gibi atıyor ve ağzı dili kuruyordu. Yirmi altısında olan adama nasıl kadınlık yapacaktı bu on yedilik hali ile? Tüm yalvarmaları, yakarmaları hiçbir işe yaramamıştı yazık ki. Evlenmesi için yaşı büyütülmüş ve şimdi de evli idi genç kız. Hem de kasabanın köklü ve zengin ailesi olan Karaman'lıların en büyük oğlu Karan Karaman'la evlenmişti. Kapı açılınca bu sefer kalbi ağzında atıyordu sanki. Bu gece her şey değişecek ve Leyla artık eskisi gibi olmayacaktı. Derhal ayağa kalktı ve yanında duran adamın ayakkabılarına dikti gözlerini. Katiyen başka yere bakamazdı, korkuyordu çünkü. "Kaldır başını hele hatun." diyen güçlü sesi işitince titremesi arttı genç kızın. Lakin Leyla kaldırmadı başını ve ağlamaya başladı. Karan şaşırdı bu eyleme. Bu hatun niçin ağlıyordu ki? "Ne oldu niçin ağlıyorsun?" Hıçkırıklara boğulan Leyla cevap veremedi kocası olacak adama. Karan ise giderek sinirlenmeye başlıyordu. Nesi vardı bu kızın böyle? "Cevap versene hatun, neyin var ne oldu?" Leyla karşısında duran adamın yavaştan sinirlendiğini tahmin ediyor ve korkusu giderek artıyordu. "Be..." dedi hıçkırıklarının arasından. "Ben... İstemiyorum." dedi ve bir cesaret kafasını kaldırıp adama baktı. Adamın yüzü o kadar sert ve bir o kadar kusursuzdu ki, Leyla istemsiz yutkundu. Böylesini ilk defa görüyordu yalan değildi. "İstemiyor musun?" diye sordu Karan. Ürkek hatunu korkutmuşlardı belli ki. İstemiyorsa dokunmazdı elbette bu gece. Lakin hep dokunmayacağı anlamına gelmiyordu. "Ben zorla evlendirildim. Yaşımı büyütüp nikahı öyle kıydılar. Ben on yedi yaşındayım. Yalvarırım dokunma bana." ***