"Abi lütfen yardım et bana"
Minik bedenin büyük haykırışı odada yankılanırken, abisi ise ne yapacağını bilmez bir şekilde oturduğu koltuktan hızla kalkarak kızım diye sevdiği miniğini kucağına aldı, sarmaladı, yüzünün her yerine buseler kondurdu birazda olsa ağrısı azalsın diye ama olmadı işte. Elinin altındaki minik beden çaresizce titremeye devam etti ve titremesine eşlik eden gözyaşları hızlandıgında hayattaki tek kahramanı olan abisine biraz daha sokuldu ağrılardan saklanmak istercesine.
"Ormanın derinliklerinde Kızıl Prenses..."
Çümlesini tamamlayamadan sesi titremişti, titremişti titremesine fakat başarmıştıda ağrıları dindirmenin yolunu bulmayı.
"Annem gibimi?"
Evet diyebilecek gücü kendisine bulamayınca kafasını onaylarcasına sallayarak cevapladı kardeşini.
O dakikadan sonra hikayesine devam edecek gücü yoktu,ki zaten hikayede bundan sonra başlamamışmıydı, Umudun Prensi, umutsuzluğa düştüğünde.
Ben : anneni ara.
Oğuz:ne ?
Ben: sen sinem teyzenin oğlu değil misin?
Annen onu aramanı söylüyor.
Oğuz : peki bunu o niye söylemiyor ?
Ben : şarjı bitmiş?
Oğuz : şarjı bitmişse ben onu nasıl arayacağım peki ?
Ben yazıyor...
Ben çevrimiçi...
Ben : bir dakika oha doğru?
Şarjı bitmişse nasıl arayacaksın ?
Oğuz : bu küçük detayı yeni fark etmen gözlerimi yaşarttı.
Ben : sen bana Altan altan laf mı soktun ?
Hayırlı bir evlat olup annen ara demeden arasaydın böyle olmazdı 🙃
Oğuz : şimdi de sen mi bana laf sokmuş oldun?
Ben : haspinAllah sınanıyorum herhalde , git ara ne bilim ben ya.
Laf filan da sokmuyorum ayrıca.
Oğuz : sen kimsin ?
Ben: komşunuz ?
Oğuz : komşumuz kim?
Ben : evine gelseydin bilirdin.
Oğuz :geldiğim zamanlarda oldu ama tanımıyorum seni ?
Ben : o da senin kayıbın olsun hayırsızlığı bırakıp evine uğrarsın artık belki ?
Oğuz : bu aralar sanmıyorum.
Ben : benim ruhumda hayırsızlık diyorsun.
Oğuz :hayırsız olsaydım bu vatanı korumak için canımı feda etmezdim.
Ben :ne ?
Oğuz: tek hayırsız ben değilmişim anlaşılan , komşusunun oğlunun mesleğini bilmeyen bir komşu kızı.
Ne üzücü.
Tanışalım yüzbaşı Oğuz Türk...