Dünyada kalmış son iki kara parçası arasında sıkışmış bir kadın.. İnsan hayatını mı seçecek yoksa canavarın dünyasında kayıp mı olacak? &&&&& ''Sırf beni çıldırtmak için izin verdin ona Roza. Sen beni istiyorsun, bunu kabul et artık!'' Onu üstümden itip, başımı çekmeye çalıştım. Çok kızgındım. Bas bas bağırdım. ''Hayal görüyorsun! Xenos'un bana dokunmasına katlanamaman benim umurumda bile değil! Sırf sana hayır dedim diye, üstüme geliyorsun şimdi. Hiçbir kadın sana hayır diyemez çünkü öyle mi? Seni istemiyorum! Duydun mu beni istemiyorum. Yakınlığın midemi bulandırıyor!'' ''Roza inan bana, sana dokunmam için yalvaran bakışlarını görmekten sıkıldım! Bu anlattığın hikayeye inanabilirsin.'' Bir tokat daha attım. ''Dokunman için yalvarıyor muyum? Seni piç kurusu bunu nasıl söylersin?'' Gözüm sinirden hiçbir şeyi görmüyordu. Odayı sesimle inletiyordum. ''Beni istemeyen bir adamı arzulamak mı? Beni şu pencereden aşağı at daha iyi! Üstelik senin gibi kimi yatağına aldığını bilmeyen birini mi? İmkansız anladın mı, imkansız!'' Kral, beni kalçalarımdan tutup duvara yapıştırdı. Yerden kesilen ayaklarım istemsizce onun beline dolanmıştı. Kendini bana bastırarak duvara sabitledi. Düşmemek için ellerimi omuzlarına koydum. ''Senin ağzına da ayar vermem gerekecek.'' ''Bırak beni!'' dedim dişlerimin arasından. Bana yaklaştı, kulağıma eğilerek konuşmaya başladı. Dilim tutulmuştu. ''Seni istemediğimi söylediğinde ne yapmak istiyorum biliyor musun Roza? Bu kelimeleri söyleyen ağzını kanatana kadar ısırmak, tüm vücudunu seni ağlatana kadar öpmek ve altımda ismimi tekrar tekrar haykırırken seni becermek istiyorum.'' Geri çekilip arsızca yüzüme baktığında nabzım çoktan sekseni geçmişti. Neden şuracıkta kalp krizi geçirmiyorum? ''Sen delirmişsin.'' Kekelemiştim. ''Hayır, henüz delirmedim ama sen birazdan delireceksin.