Hayatım boyunca kaçarak yaşadığım hayatım annemin ölümü ile daha bir çıkılmaz hale gelmişti. Yeni bir hayat için, annem ve babamın daha önce yaşadığı yere, Sakarya'ya gitmiştim. Her şeyin daha güzel olacağına inanırken kaçınılmaz bir sırrın ortasında buldum kendimi. Sessiz sakin hayatım oraya taşınmam ile son bulmuştu. Artık her gün ölüm korkusu ile yaşıyordum. Bizim hikayemiz Güneş ve Ay'ın birbirine aşık olması kadar imkansızdı. Çünkü o farklıydı. Bakışları, hareketleri, dokunuşu. Doruk hiç kimseye benzemiyordu. Beni herkesten çok anlıyor herkesten çok üzüyordu. İkimizde birbirimizden nefret etmiştik. Fakat ben ne zaman başımı bir belaya soksam yine o kurtarıyordu beni. Bakışları hep aşk doluydu. Benim gözlerimde başkasına bakar gibi. Ukala ve değişken kişiliğe sahip olan Doruk'un bir sırrı vardı. Kimseye söyleyemeyeceği bir sır. O ne vampirdi ne de kurtadam. O İspanyolca da 'Ölümcül' anlamına gelen 'Letal'dı. Yani insanları öldürmek için var olmuş bir canavar. "Her zaman, 'kimseye güvenme!' diyen annemi şimdi daha iyi anlıyorum."