Beyaz ölüm, beyaz gül, beyaz kağıt, siyah sözcük, bir veda busesi.
Kalbin kardan buz tutmuş bir kütle gibi.
Ve benim içine girebilmem için kırmaktan başka çârem yok.
Henüz yaz'a çok var.
Eriyinceye dek beklesem beni içine almanı, o vakit de çok geç olucak.
Birlikte üşüye bilirdik, şimdiyese ayrı ayrı yerler de ısınır gibi üşütüyoruz.
Yangın ellerin ara sıra saçların arasına dalıp usul usul geziniyor zülüf biçim de.
Kül ettin işte her bir tutamı.
Ya buz tutacağız seninle, geceler boyu üşüyeceğiz.
Ya da bir yangın da tutuşup tüm sabahlar küle döneceğiz.
Beyaz bir kağıt parçası misali.
Gri'den siyaha çala çala sen'den ben'den tüketeceğiz.
Eğer o kütleyi biraz olsun avuçlarıma almama müsaade etseydin bir nebze kenetlediğim ellerimle ısıtırdım seni.
Öperdim, erirdin belki.
Tıpkı benim duvarlarım gibi.
Tek âşık biz miyiz?
Hiç mi üzülüp, incinmeyeceğiz?
Bakma sözcüklerim de taşıdığım hevessizliklere bir gamze belirtisi ile kelebek kelebek olur benim gözlerim.
Bir dudak bükmeyle yerle bir olur kalbim.
Tek söz etmem sana.
Öylece boynumu kırıp izlerim seni.
Bakma 'sen'den çok var' deyişlerime.
Var mı ki ben'den çok sana?
Parmak uçlarından heveslendiriyorsun beni.
Bilgece nadide parmaklarını keskin çenenin altına naifce yerleştirdiğin de sessizce tutuyorum küçük nefesimi.
Birbirimizden nefret ediyoruz.
Aşk'tan çok daha güçlü bu.
Hür sözlerini tutup bir güvercinle bir bir mektuplatıp yolladım mahzenime.
En çok hür'leri sevdim ben.
Gülümsediğini hissedebiliyorum, gül bakalım.
Gene silindi kitap tekrar yayına sokuyorum. Kısım kısım tekrar yükleyeceğim.
1M görüntülenme ve 300 bin civarında beğeni almıştık.
öncelikle hikayelerde ki herşey hayal ürünüdür. Gerçek değil.