'İleride kızım olduğunda ona asla okutmayacağım yazarlar listesi yapıyorum, dinlemek ister misin?' Nil elinde kahvesiyle mutfak penceresinin pervazına oturmuştu. Bir yandan telefonuyla oynayan Seçil'i izliyor bir yandan bacağını her sinirlendiğinde yaptığı gibi hızlı hızlı sallıyordu. Seçil başını telefonundan kaldırdı, eğlendiğini belli eden bakışlarla arkadaşına baktı. 'Evet, anlat bakalım edebiyat faşisti.' Nil sallanma temposunu arttırdı. Akşam güneşi arkasındaki pencereden süzülüp kumral saçlarını koyu bir altına boyuyordu. 'En başta kesinlikle Jane Austen var, çünkü bu dünyaya hiçbir zaman bir Fitzwilliam Darcy gelmeyecek. Artık erkeklerin kibirleri aslında haklı gerekçelere ya da kendilerini sakınma isteklerine dayanmıyor çünkü. Ya da, asla hata yaptıklarını kabul edip düzeltmeye uğraşmıyorlar. Hayat hatalarını düzeltmek için çok kısa.' Sinirle güldü. 'Ama aynı hayata kaç hata sığdırdıklarını duysan inanamazsın.' Seçil sırıttı. 'Bahsettiğimiz kişinin Özgür olduğunu düşünüyorum.' Nil'in yüzündeki ifadenin kendisini onayladığını görüp devam etti. 'Eh, onun yerinde kim olsa biraz kibirli olur değil mi ama? Herkes ona hayran, insanlar gözünün içine bakıyor, falan. Gerçekten gururlanabileceği bir sürü özelliği varken mütevazi olmasını bekleyemeyiz. Ki aslında, bunu en iyi bilecek olan da sensin. Sanki kırılmış gururun konuşuyor gibi hissediyorum. 'Evet haklısın.' dedi Nil. Sonra alayla burnundan nefes verdi. 'Onun gururunu hoş görebilirdim, eğer benim gururuma dokunmamış olsaydı.'* *Gurur ve Önyargı, Jane Austen
44 parts