For You! For Us! KTH+JJK
  • MGA BUMASA 95
  • Mga Boto 22
  • Mga Parte 4
  • MGA BUMASA 95
  • Mga Boto 22
  • Mga Parte 4
Ongoing, Unang na-publish Feb 12, 2021
İki aşıktı aslında onlar... Birbirlerini deli gibi seven ve birbirilerinde cenneti bulan iki aşık...
Kook çekingen bir çocuktu ama aşkı için savaştı. Tae atılgan ve cesur bir çocuktu ama aşkı için çekildi...
İkiside birbirinde cenneti buldu sonra ise cehennemi...
Peki birbirini sevmek hatta deli gibi aşık olmak her zaman yeterli miydi?


Küçüğünün yavaşça yanağını sevdi. Dokunmaya bile kıyamıyordu ona... Sanki yüksek sesi bile ona zarar verecek gibi hissettiği için fısıldadı sessizce: "Çok güzelsin JungKook... O kadar güzel bir çocuksun ki... Bazen gerçek olduğuna inanamıyorum..."
Yaramazca kıkırdadı küçük çocuk ve saf sevgi dolu gözlerle gözlerine baktı büyüğünün. "Sen o kadar kusursuzsun ki Hyung... Bazen nasıl beni sevdiğini düşünüyorum... Tanrı falan olabilir misin? Çünkü seve seve sana tapabilirim!"
Tavşan dişli çocuğun dedikleri ikisini de güldürürken daha sıkı sardı meleğini büyük olan...
İçinden bir ses sarıl diyordu. "Hala yapabiliyorken sarıl çünkü yakında yapamayacaksın..." 
Küçüğüne hiç bırakmayacak gibi sarılırken minik çocuk sevgisine gülümseyerek cennettinde yani sevgilisinin boynunda kendini yavaşça uykuya bıraktı. Nereden bilebilirdi ki bu anların ilerde onun nefes almasına bile izin vermeyeceğini...
All Rights Reserved
Sign up to add For You! For Us! KTH+JJK to your library and receive updates
o
Mga Alituntunin ng Nilalaman
Magugustuhan mo rin ang
KIZIL GECE  ni DuruMavii
85 Parte Kumpleto
Ölüm uşaklarını peşime salmıştı. Soluğum korkunun soluğuna karışmıştı. Koşuyordum. Sivri dalların berelediği bacaklarım hiç durmadan hareket ediyordu. Göğsüm inip kalkıyor, kalp atışlarım boğazımda hissediliyordu. Karanlığın bağrında yalpalayan adımlarım kör bir noktaya takıldığında, bedenim tek seferde yere serildi. Dizlerime saplanan dikenler dilime canhıraş bir çığlık yuvarladı. Daha fenası yaklaşan adım seslerinin içime boca ettiği keskin ürpertiydi. "Yardım edin! Biri bana yardım etsin." Avuçlarımı kurumuş yapraklara bastırdığımda, yükselen çıtırtıları kulaklarımı tırmaladı. Kalkmak istedim, karnımda yine aynı kıpırtıyı hissettim. İçimde nereden geldiği, nasıl benimle olduğunu bilmediğim bir şey vardı. Tıpkı benim gibi çaresizce kıpırdanıyordu. Titreyen parmaklarımla karnıma dokundum. Islak yüzümü köhne ormanın derinliklerine çevirip daha güçlü bağırdım. "Yardım edin! Biri bize yardım etsin!" Yeniden koşmaya başladım. Dizlerimden akan kanların çıplak ayaklarıma süzüldüğünü hissedebiliyordum. Güçlükle ayakta tuttuğum bedenim bu kez bir ağaca çarptı. Kendimi sırt üstü yerde bulduğum an gözlerim korkuyla açıldı. Çaptığım şey ağaç değil bir yabancının sert gövdesiydi. Ancak o, bir çınar ağacı kadar uzun ve yapılıydı. Karanlık tüm ayrıntılarını ustaca gizlerken, üzerimde tepkisizce gezdirdiği bakışlarını ve silüetini ele veriyordu. Dirseklerimin üzerinde kalkmaya çalıştım. Buraya kadardı, gücüm tükenmişti. "S-sen..." Bir adım attı. Büyük ve yara izlerinin barındığı parmakları önüme uzandı. "Yardım istiyordun, değil mi?" Sesinin bir rengi olsaydı, bu kesinlikle siyah olurdu. Sesi, şavkı kırık bir siyahtan ibaretti. Şeytanın adaletsiz oyununda bana sunulan başka bir seçenek yoktu.
MEDUSANIN ÖLÜ KUMLARI (Kitap Oldu) ni Maral_Atmc6
72 Parte Ongoing
Elzem Akay'ın sıradan ama güzel bir hayatı vardı. En iyi okullarda okumuş, en güzel oyuncaklara ve kıyafetlere sahip olmuştu. En değerli mücevherler daima onun boynunu süslemiştir. Lüks içinde yaşarken hayatta istediği her şeye kolayca sahip olmuştu. Üzerine titreyen iki abisi, onu hep güldüren kız kardeşi, iyi bir yengesi ve onu sürekli çıldırtan bir hizmetçisi varken hayat ona karşı fazlasıyla cömertti. Tüm bunları ne bozabilirdi ki? Bir gece korkunç bir ritüele kurban edildiğinde gözlerini bambaşka bir dünyada açar. Orta Çağın hiyerarşisinin içinde kalmışken eve dönmek hiç kolay değildi. Kendi dünyasında bir öğretmenken Ölümsüzlerin akademisinde bir hizmetçi olunca, sınıf farkının acımasız gerçekleriyle yüzleşir. Burası onun dünyası değildi, burası barbarların hüküm sürdüğü Araftı ve o, hayatta kalmak istiyorsa lüks alışkanlıklarından ödün vermeyi öğrenmeliydi. *** "Medeniyet yoksunu, vahşi barbar!" diye ona sesimi yükselttiğimde çatılan kaşları umurumda bile değildi. Tüm gün kuyudan su çeken o değildi. "Şu sivri dilin bir gün başına bela olacak." Sert bakışlarla beni uyardıktan sonra merdiveni işaret etti. "Kahyadan fırça yemek istemiyorsan işinin başına dön." "O kadın bir cadı." Ondan bahsederken bile tiksintiyle yüzümü buruşturdum. "Bence benden nefret ediyor." "Hayret." Kaşları alayla yukarı kalktı. "Oysaki çok sevilesi bir kadınsın." İğneleyici sesiyle ters ters ona baktım. "Sizde öyle Savcı Bey," dedim oyunbaz bir ifadeyle. "Sizi görenlerin yüzünde güller açıyor." "Bunu inanarak söylemiyorsun." "Tabii ki inanarak söylemiyorum." Gülerek bana ikinci kez merdiveni işaret etti. "İşinin başına dön aksi taktirde yarın seni sınıfıma almam. Bir hizmetçiye ders verdiğim için yeterince sorun yaşıyorum." Bu vahşiler kendi dünyamda ne kadar zengin ve asil olduğumu anlamak istemiyordu.
Magugustuhan mo rin ang
Slide 1 of 10
FIRTINA ZAMANI  cover
KIZIL GECE  cover
YASAKLANMIŞ TUTKU +18 cover
HAYALDİ *Gerçek Oldu* cover
Zamansızların Ardından  cover
~SİS~TAEKOOK cover
MEDUSANIN ÖLÜ KUMLARI (Kitap Oldu) cover
Azrathia'nın kamçısı cover
Ejderhanın Tutsağı cover
YIRTICI GÖZLER cover

FIRTINA ZAMANI

7 Parte Ongoing

Askerin kanı yerde kalmaz, hainin de kökü kurumaz, derler. Bu kez kuruyacaktı!