Aynaya bakmaktan nefret eden iki insanın karşı karşıya geldiklerinde aynaya bakıyormuş gibi hissettiğini düşünün.
Onların benlikleri neredeyse aynıydı.
Sevgiye aç kalpleri, şefkatle okşanmayı özlemiş başları, hunharca övülmeyi hak eden ama tek bir övgü bile almayan zehir gibi zekaları...
En derinlerde gizlenmiş tutkuları, en yakınlarından bile sır gibi saklamak zorunda kaldıkları düşünceleri, alev gibi yakan dokunuşlar ile birbirlerini gördükleri düşleri, gerçek arzuları ve kırılmış sadakatleri...
Yine de her insan kendisini severdi. Her birinin kendi olmaktan gurur duyduğu yanı vardı. Onlar birbirlerinden nefret etmeleri gerektiğini düşünmüşlerdi ama kendi benliğine tek bir iyilik için yalvarır gibi birbirlerine seslendiler.
"Hey, Dufrence! Bana bir iyilik yap ve astronomi kulesinden atla."
"Esprilerin konusunda ne kadar büyürsen büyü, hâlâ gelişme yok Black. Lütfen bana bir iyilik yap ve kendini becer."
...
"Hey, Lila. Bana bir iyilik yapmak ister misin?" diye fısıldadı genç adam, arkalarındaki Black Malikânesi'nin bahçesindeki bir ağacın en tepedeki dallarından birinde, yanında oturan genç kıza.
Genç kız yüzündeki buruk gülümseme ile başını çevirerek yanındaki çocuğa baktı.
"Ne istersen Regulus. Her zaman."
Genç adam daha da hızlanan kalbini sıradan hızına sokmak için almaya başladığı derin nefesler arasından, sanki birilerinin duymasından korkar gibi fısıldadı.
"Öp beni Lila."
⭒
⋆
𓆝
15.02.21 𝙩𝙖𝙧𝙞𝙝𝙞𝙣𝙙𝙚 𝙮𝙖𝙯𝙞𝙡𝙢𝙖𝙮𝙖 𝙗𝙖𝙨𝙡𝙖𝙙𝙞.