"Kim yaptı bu yemeği?" Kaşları özenle çatılmış, bakmaya devam ediyordu.
"Ben yap-"
"Sen yapmadın." diye itiraz edip ayağa kalktı. "Kim yaptı?"
"Mutfağımdaki hiçbir aşçımı satamam Demir Bey, oradaki her şeyden ben sorumluyum." Tombul şef ciddi ve bir o kadar da kararlıydı.
"Beyefendi; kendi etiklerinizi, kendinize saklayın." diye sakince konuştu. "Bu yemeği kimin yaptığını öğrenmek istiyorum."
Aradan geçen üç dakikanın ardından, bir kadınla birlikte hızla yanlarına gelen ikili ortamın durağanlığı dağıttı.
"Buyurun Demir Bey, yemeği yapan aşçımız." Kurbanlık koyun gibi genç kadını öne doğru itti.
"Sorun nedir?" Genç kadının görünüşünden daha olgun ve güzel çıkan ses tonu, ortamından sessizliğini dağıttı.
"Sorun nedir," Demir, elinde tuttuğu saçla birlikte kendi kendine mırıldandı. "Sorun bu."
Bir kaldırımın köşesinde buldum hayalimi.
Gözlerimi kapattım, bıraktım avucuna kalbimi.
Dedi ki, sonuna kadar tutacak mısın elimi?
İçimden cevapladım, birlikte tırmanacağız tüm merdivenleri.
Mumlar üfledim, dilekler diledim.
Kayan her yıldızda adını sayıkladı dilim.
Ve o bana doğru tek bir adım geldiğinde
Ben hiç gitmesin diye bütün yolları denedim.
🏀
"Doruk?" dedim heyecanla. Bakışları yüzümde oyalanmaya devam ettikçe duramadım yerimde. Bir şey söyleyecekti. Bir şey söylemek için buradaydı. "Kaptın mı formayı?"
"Feza," dedi ve seri adımlarla ona doğru ilerlediğim sırada o da birkaç adım yaklaştı bana. Sadece ismimi söylemişti ama heyecanını yansıtması için bu yeterliydi. Devam etmesini beklerken kalbim yerinden çıkacak gibiydi. "Kaptık formayı."