RÜYALARIN ARDINDAN (TAMAMLANDI)
  • Reads 225,894
  • Votes 25,221
  • Parts 60
  • Reads 225,894
  • Votes 25,221
  • Parts 60
Complete, First published Feb 20, 2021
Mature
O iri eli hala boğazımda hissedebiliyordum. O kadar gerçekti ki adamın avucundaki nem adeta tenime yapışmıştı. Tenime ve dudaklarıma. 

*

Birileri bağırıyordu ama o andan sonra ne olduğunu umursamayı bıraktım. İri avucunu sırtıma yaslayıp beni göğsüne bastıran adamın yaydığı sıcaklığa odaklandım. "İyi olacaksın," dedi kulağıma. Defalarca tekrarladı aynı kelimeleri. Ne kadar çok duyarsam gerçekleşmesi o kadar mümkünmüş gibi. "İyi olacaksın. İyi olacaksın."
*
Ayla, yıllar sonra yeniden rüyalarına tutsak kaldığında ölüm, bir kez daha onun peşindedir. Her gece uykularına saldıran korku dolu anların izini sürebilecek cesarete sahip midir? 
İpuçlarının izini sürerken, aynı zamanda hayatında ilk defa birine güvenmeli ve o kişiye gerçekleri itiraf etmelidir. Tüm bunların göründüğü kadar kolay olmamasının sebebi ise, rüyalarının ona olacaklardan haber vermesidir. Kim geleceği gördüğünü iddia eden birine inanabilir?
Kenan, insanları korumaktan da öte kötülüklerle savaşmak için kendine bir yol çizmiştir. Gördüğü her şey ona kendinden başka kimseye güvenmemeyi öğretmiş, ancak bu şekilde gerçeklere ulaşabileceğini göstermiştir.
Değil herhangi birinin sözlerine inanmak, rüyalarına inanmayı seçmesi asla hayal edebileceği bir şey değildir.

*

Paranormal bir olayın çevresindeki gizemle dolu bir aşk hikayesi okumaya başlayacaksınız. Ayla ve Kenan'ın birbirleri için doğru insanlar olup olmadığını görecek, rüyaların bizi kötülüklerin pençesinde kıvrandırdığına tanık olacaksınız. 
Güvenip güvenmemeyi, inanıp inanmayı seçecek ama her zamanki gibi en çok aşkın içine düşeceğiz. 
Yeni hikayeme hoş geldiniz!
All Rights Reserved
Table of contents
Sign up to add RÜYALARIN ARDINDAN (TAMAMLANDI) to your library and receive updates
or
Content Guidelines
You may also like
AH SENDE (TAMAMLANDI) by asosyalimbenn
110 parts Complete
Kor olmuş elem dağı bir semer misali sarmıştı bedenlerini... Kalp ağrıtıcı feryatlar dilleri zorluyor, bir türlü dökülmeyen vaveylalar boğaz yakıyordu. Suskunluk en sarsıcı tepkiydi. Ağzı bıçak açmıyor, kederli gözler asla kurumuyordu. Derdi veren Rab dermanını da veriyordu ya işte... Dinlemiyordu gönül. Defterin kara sayfası, ardındaki aydınlığı gölgeliyor, o an içinde boğulacakları kör kuyuları andırıyordu. Fakat her karanlığın bir sabahı vardı. Ve her sabah bambaşka bir yapraktı... Yirmi dört yaşında, yüz yaşında insanın hayatına sığdıramayacağı şeyler yaşamış Ahsen -Karahan- Miroğlu, feleğin en sert sillesini sol yanından yemişti. Yürek burkan hikâyesinin en can alıcı yeri silahından çıkan kurşundu. Gerçeğin aksine, kurşunu sol yanından yiyen Yavuz Arslan Miroğlu'nun çiçek açmamış toprakları buz tutmuş bahtına ve Çiyeşan soyuna inat tekrar tekrar yeşerecekti. Kuru topraklar sevdiğinin ellerinde can bulacak, yıllardır karanlığa gömülmüş mazi kendini aklayıp, pirüpak karşılarına dikilecekti. Bunca yıldır onlarca canı katleden kara yazgı gerçeğe kavuşacak ve hikaye baştan yazılacaktı. Yürek kırgındı, vicdan mahcup. Ruh perişandı, beden bitap. Diller lâl, gözler şair... Kaderin kanlı pençesinde kıvranıyordu iki can... Kirli geçmişin gölgesinde çırpınan iki kan... Ve ortak bir düşman... Belki de tek düşman. Yanlış bilinen doğrunun acı gerçeği... Hüda'nın keskin kılıcı ve aşk denilen bataklığın iki kölesi... Yürekli bir kadın, akıllı bir adamın hikâyesi... *** Kapak tasarımı @ayatutulansizofren 'e aittir. ~~Tüm hakları saklıdır, herhangi bir çalınma, izinsiz kopyalanma durumunda tarafımdan yasal işlem başlatılacaktır. ~~
GECENİN İZİ by hisssizyazar
43 parts Ongoing
Yağmur yağıyor, her yeri sel alıyordu. Sokaktaki insanlar ıslanmamak için oradan oraya koşuyor, trafik arabalar sayesinde tıkanıyordu. Şemsiyesi olan insanlar rahat bir şekilde yolda yürüyordu. Şemsiyesi olmayanlar ise şanssızdı. Yağmurdan ıslanmamak için korunacak yer arıyorlardı. Şemsiyesi olmayan, elinde kalın hukuk kitapları, üzerindeki deri ceketi ile rahatça yürüyordu İzem. Acelesi yoktu. Islanmayı seven biriydi. Küçükken babası onu sokağa attığında yağmurun altında kendi kendine eğlenir, biriken suların üzerine zıplardı. Uzun kahverengi saçları ıslanıp birbirine karışmıştı. Elindeki hukuk kitapları çantasına sığmadığı için elinde sımsıkı tutuyor, ıslanmamaları için boynundaki kahverengi atkıyı kitaplarına siper ediyordu. İzem Karasu. Üniversite son sınıf öğrencisiydi kendisi. Yirmi üç yaşında, geleceğinin hayallerini kuran ve başarılı bir savcı olmayı hedefleyen bir hukuk öğrencisiydi. Son yılının bitmesine ve mezun olmasına sadece aylar kalmıştı. Metro durağına inen yürüyen merdivenleri görene kadar normal hızda yürümeye devam etti. Yürüyen merdivenler gözüne çarpar çarpmaz adımlarını hızlandırdı. İzem dışarıdan çok sert görünürdü. Bakışları her zaman insanlara nefretle bakardı. Oysaki sıcakkanlı biriydi. Sevdiklerine karşı çocuksu olurdu. Merhametli ve sevecendi. Soğuk olduğu insanlara acımazdı. Metro durağına geldiğinde metro gelmişti bile. İnsanlar birbirlerini ittirerek metroya ulaşamaya çalışıyordu. Sanki birbirlerini itmeseler metroya binemeyecek gibi bir halleri vardı. .....
You may also like
Slide 1 of 10
VUSLAT  cover
Opia | TAMAMLANDI cover
GÜNCE | Gerçek Ailem cover
Larali cover
AH SENDE (TAMAMLANDI) cover
Süngü cover
Sevgiyle Harmanlanmış Bedenler (THB-2) cover
Geceye Gizlenmiş Kabuslar cover
KAYIP NOTALAR cover
GECENİN İZİ cover

VUSLAT

22 parts Complete Mature

"Ben..." diye kekeledim avcumun içinde tuttuğum künyeyi bırakıp geriye çekilmeye çalıştığımda. "Asya," diyerek tuttu elimin üzerini. Künyesini tutan ben, benim elimi tutan Yavuz'du şimdi. "Sen de hissediyor musun?" "Neyi?" dedim kısık çıkan sesimle. "Bunu," dedi bakışlarını ikimizin arasındaki zaten çok az olan boşlukta dolaştırarak. "Çekiliyorum sana, görmüyor musun? Elim uzak dursa gözlerim, gözlerim uzak dursa nefesim karışıyor sana." Cevap veremedim ancak bir cevap beklediği de söylenemezdi. İkimizde aramızdaki bu çekimi hissediyorduk. Yoksa ne ben durduk yere onun kafasını karıştırırdım ne o benim. Ortada söze dökülmemiş saf duyguların gücü hakimdi ve biz o an buna boyun eğdik, kabullendik. "Yavuz..." diye fısıldadım adını. Kara gözleri nasıl bu kadar aydınlık olurdu aklım almıyordu. "Doğru söylüyormuşsun." O neyi der gibi bakınca avcumun içinde tuttuğum künyeyi daha sıkı kavradım. Sanki tenimi yarsın, kanıma karışsın istercesine. "Karışanın yalnızca kafam olmadığını..." Künyeyi asıldığımda aramızda kalan o küçücük boşluğu da yok ettim ve hiç düşünmeden benim için aralanan dudaklarının arasına sızdım.