Kuşlar Da Ölür
  • Reads 227
  • Votes 22
  • Parts 17
  • Reads 227
  • Votes 22
  • Parts 17
Complete, First published Feb 23, 2021
Kar hızlanıyor, saçlarına, ellerine, üstüne düşüyor. Suna koşuyor. Can dostu arkadaşına koşuyor tabana kuvvet. Yaşadığı her şey bir kabus sanki. Ne zaman uyanacak?
İşte çınarı orda. Yaprakları dökülmüş birer birer, ıssız kalmış. Ama dur bir dakika, bir karaltı var orada, ağacının tam dibinde. Suna gocuğuna sarılıp yaklaşıyor karaltıya doğru. İşte şu çocuk. Neydi adı? Hah, Bekir. Ellerinin arasında tuttuğu bir beyazlığa hıçkırarak bakıyor. Yanına vardığında elindeki beyazlığın bir kuş olduğunu görüyor. Beyaz bembeyaz, kar kadar beyaz minicik bir kuş. Cansız. Hareket etmiyor. Suna soğuktan ve ağlamaktan kızarmış burnunu çekerek bir yakınlık duyduğunu hissediyor çocuğa. Onca sır bozulmuşken kendi sırrı ufacık geliyor ona ve ilk defa Sündüs'ten başka kimseye açmadığı dilini Bekir'e açıyor.
"Üzülme," diyor usulca. 
Bekir kaldırıyor kafasını, göz göze geliyor Suna'yla. Soluklarından buharlar çıkarak, konuşmadan bakıyorlar birbirlerine. Sonra bir ses duyuluyor yakınlarından. Çeviriyorlar bakışlarını oraya. İlerde Sündüs. Köyün çıkışına doğru ilerliyor adım adım. Kar hızlanıyor; saman sarısı saçlarına, morlu paltosuna düşüyor, tane tane, usul usul, yavaştan ve telaşsız. 
"Allahaısmarladık Sündüs!"
Biraz sonra duruyor Sündüs, dönüyor iki arkadaşına. Lacivert gözleri gülümsüyor onlara. 
"Güle güle Suna, güle güle Bekir."
Sonra tekrar dönüyor önüne ve yürümeye devam ediyor karın uçsuz bucaksız beyazlığına bata çıka. Bir kere daha buluşuyor gözleri birbirlerine bağlandıkları bağdan haberi olmayan iki çocuğun. Tekrar konuşuyor Suna,
"Üzülme, kuşlar da ölür."
All Rights Reserved
Sign up to add Kuşlar Da Ölür to your library and receive updates
or
#11uzunhikaye
Content Guidelines
You may also like
GECENİN İZİ by hisssizyazar
36 parts Ongoing
Yağmur yağıyor, her yeri sel alıyordu. Sokaktaki insanlar ıslanmamak için oradan oraya koşuyor, trafik arabalar sayesinde tıkanıyordu. Şemsiyesi olan insanlar rahat bir şekilde yolda yürüyordu. Şemsiyesi olmayanlar ise şanssızdı. Yağmurdan ıslanmamak için korunacak yer arıyorlardı. Şemsiyesi olmayan, elinde kalın hukuk kitapları, üzerindeki deri ceketi ile rahatça yürüyordu İzem. Acelesi yoktu. Islanmayı seven biriydi. Küçükken babası onu sokağa attığında yağmurun altında kendi kendine eğlenir, biriken suların üzerine zıplardı. Uzun kahverengi saçları ıslanıp birbirine karışmıştı. Elindeki hukuk kitapları çantasına sığmadığı için elinde sımsıkı tutuyor, ıslanmamaları için boynundaki kahverengi atkıyı kitaplarına siper ediyordu. İzem Karasu. Üniversite son sınıf öğrencisiydi kendisi. Yirmi üç yaşında, geleceğinin hayallerini kuran ve başarılı bir savcı olmayı hedefleyen bir hukuk öğrencisiydi. Son yılının bitmesine ve mezun olmasına sadece aylar kalmıştı. Metro durağına inen yürüyen merdivenleri görene kadar normal hızda yürümeye devam etti. Yürüyen merdivenler gözüne çarpar çarpmaz adımlarını hızlandırdı. İzem dışarıdan çok sert görünürdü. Bakışları her zaman insanlara nefretle bakardı. Oysaki sıcakkanlı biriydi. Sevdiklerine karşı çocuksu olurdu. Merhametli ve sevecendi. Soğuk olduğu insanlara acımazdı. Metro durağına geldiğinde metro gelmişti bile. İnsanlar birbirlerini ittirerek metroya ulaşamaya çalışıyordu. Sanki birbirlerini itmeseler metroya binemeyecek gibi bir halleri vardı. .....
You may also like
Slide 1 of 10
GECENİN İZİ cover
🌼PAPATYA 🌼(Düzenlenecektir) cover
Fındık Tarlası cover
İMDADIM cover
gay seks hikayeleri 1 cover
AYNI BIÇAĞIN SIRTINDA (+18) cover
GÖNÜL ŞİFASI cover
AMARİS cover
Kara Gül  cover
PİNHAN MAHALLESİ  cover

GECENİN İZİ

36 parts Ongoing

Yağmur yağıyor, her yeri sel alıyordu. Sokaktaki insanlar ıslanmamak için oradan oraya koşuyor, trafik arabalar sayesinde tıkanıyordu. Şemsiyesi olan insanlar rahat bir şekilde yolda yürüyordu. Şemsiyesi olmayanlar ise şanssızdı. Yağmurdan ıslanmamak için korunacak yer arıyorlardı. Şemsiyesi olmayan, elinde kalın hukuk kitapları, üzerindeki deri ceketi ile rahatça yürüyordu İzem. Acelesi yoktu. Islanmayı seven biriydi. Küçükken babası onu sokağa attığında yağmurun altında kendi kendine eğlenir, biriken suların üzerine zıplardı. Uzun kahverengi saçları ıslanıp birbirine karışmıştı. Elindeki hukuk kitapları çantasına sığmadığı için elinde sımsıkı tutuyor, ıslanmamaları için boynundaki kahverengi atkıyı kitaplarına siper ediyordu. İzem Karasu. Üniversite son sınıf öğrencisiydi kendisi. Yirmi üç yaşında, geleceğinin hayallerini kuran ve başarılı bir savcı olmayı hedefleyen bir hukuk öğrencisiydi. Son yılının bitmesine ve mezun olmasına sadece aylar kalmıştı. Metro durağına inen yürüyen merdivenleri görene kadar normal hızda yürümeye devam etti. Yürüyen merdivenler gözüne çarpar çarpmaz adımlarını hızlandırdı. İzem dışarıdan çok sert görünürdü. Bakışları her zaman insanlara nefretle bakardı. Oysaki sıcakkanlı biriydi. Sevdiklerine karşı çocuksu olurdu. Merhametli ve sevecendi. Soğuk olduğu insanlara acımazdı. Metro durağına geldiğinde metro gelmişti bile. İnsanlar birbirlerini ittirerek metroya ulaşamaya çalışıyordu. Sanki birbirlerini itmeseler metroya binemeyecek gibi bir halleri vardı. .....