Ben çaresizliğin denizinde kulaç atan kız çocuğu.
Haksızlığın verdiği savaşı başlatan kadın.
Ben hissizliğin buğusu, sessizliğin uğultusu.
Susturduğum öfke, susturulduğum acının ta kendisi.
Ben var olduğum kız çocuğu, yaşattığım kadınım.
.
"Geçti." dedi, yatıştırıcı sesiyle ama geçmiyordu ve geçmeyecekti. Yaşadıklarım önümde yaşayacaklarım ensemdeydi. Onların varlığı benim iyi olmama engeldi. Ne önümdekileri silip atabiliyordum nede ensemde soluklanan gelecekten kaçabiliyordum. Ben buydum işte. Geçmiş ve geleceğin arasında sıkışmış her an bir mucize yaşanmasını dileyen, annemin ve babamın kız çocuğuydum.
.
Canım o kadar yanıyordu ki herkesi kırmak istiyordum. Bu ben değildim fakat bende bende değildim zaten. Bu huysuzluklarım, bu asi tavırlarım kendimden bile gitmiş olan gerçekliğimin getirisiydi.
.
Her zaman bir insanı en iyi yaralarından, kırgınlıklarından, tebessümüne gizlenen acısından, dolan gözlerinden, kaçırdığı bakışlarından tanıdığımızı düşünürdüm. Çünkü bir insanı acıları büyütür, yaraları olgunlaştırırdı. Marifet tebessümlerin gerçekliğini anlayabilmekteydi, marifet kaçan gözleri görebilmekteydi.
.
"Karımı artık yanımda, odamda ve yatağımda görmek istiyorum!" diye bağırınca donup kaldım. Ne söylediğinin farkında mıydı?
Bir başkasının kimliğiyle evlenmek mümkün müydü? Gerçekten nikâhta bile sahtekârlık yapılabilir miydi? Başına gelene kadar Bige Saka bunun mümkün olduğunu sanmıyordu. İlk görüşte aşktı onunkisi, bu yüzden âşık olması ve duygularına yenik düşüp evlenmesi çok hızlı olmuştu.
Evlendiği gün sevgilisinin bir dolandırıcı olduğunu öğrenmişti. Üstelik zaten evliydi ve başka bir adamın adını, soyadını, kimliğini hatta gerçeğinden ayırt edilemeyecek imzasını kullanarak Bige'yi evlendiklerine inandırmaya çalışmıştı. Son ana kadar Bige bu gerçeği görememişti. Peki, nikâh cüzdanında adı geçen gerçek Karun Kalender kimdi? Evlendiğinden haberi var mıydı?
Böyle bir durumda nikâh geçersiz sayılırdı değil mi?
"Ne demek nikâh geçerli?" Şaşkına dönmüş bir halde avukata bakıyordum. Benden haberi bile olmayan bir adamın karısı olduğumu mu savunuyordu?
"Üzgünüm Bige Hanım," dediğinde olağan bir şeyden bahseder gibi sakindi. "Nikâh memuruna kadar her şey gerçek. Eski sevgiliniz Serhat Bey ile o masaya oturduğunuzu doğrulayacak hiç görgü tanığınız yok. Bu nikâhın başka bir adamın kimliğini kullanarak kıyıldığına dair hiçbir kanıtınız yok. Böyle bir durumda yapılacak en mantıklı şey Karun Bey'i bulmak ve ona olanları anlatıp boşanma evraklarını imzalatmak." Bu adam ne dediğinin farkında mı? Bahsi geçen adamın benden haberi bile yoktu.
Karşısına geçip ona ne diyeceğim? Senin ruhun bile duymadan evlendik hadi şimdi de boşanalım mı?
Bu koskoca bir saçmalıktı!