Anka, Anka Kuş, Anka Ölüm ve Anka Kız bu isimlerin artık bir anlamı kalmamıştı. Artık herkesin korktuğu o kişi en başından beri olması gerektiği gibi yapayalnızdı. Herkesi kurtarmak için kendine verdiği sözü tutup ölümsüz olmasına rağmen ölümüne savaşan Ciara, artık bir başınaydı. Arkasında bıraktığı arkadaşları ve hala tutamadığı sözlere sırtını dönmüştü. Ne uğruna? Kimin uğruna? Ciara Lion neden pes etmiyordu? Doğarken gücü yüzünden öldüğünü sandığı kardeşi uğruna mı yoksa öldürdüğünü bilmesine rağmen her daim aklına giren Eleanor yüzüden mi? Herkesin efsane olarak bildiği Anka Ölüm tekrar dirilmişti, savaş sadece çölün ortasında olmamıştı. Belki savaş orada gerçekleşti ama açığa çıkan gücü tüm Winta halkı hissetmişti. Konsey yok edildi, küller rüzgarla beraber havaya karıştı... Anka Kız'ın mavi alevleri en sonunda duruldu. Ama hayır, bu ne size, ne bana ne de, Ciara için yeterliydi. Tüm Krallıklar ayaklandı, açığa çıkan güç uğruna gözleri parlayan Krallar taçlarını tekrar başlarına yerleştirdiler. İşte şimdi efsane olan Anka Ölüm, tüm insanların gözleri önünde somut bir hal aldı ancak o artık Anka Ölüm değildi. O sadece Anka Kız'dı. O sadece Ciara Lion'dı. ** Bir Anka ölmezdi, eğer ölürse ardında bıraktığı tüm Dünya'yı da kül ederek öldürürdü. Anka küllerinden tekrar doğduğun da ise kül ettiği hiçbir Krallık onun gibi doğamazdı.** O Anka Ölüm'dü, sevdikleri için gerekirse ölür, sevdikleri için gerekirse öldürürdü. Ona kafa tutacak kimse ne bu zamanda ne de gelecekte karşısına çıkabilirdi. O Anka Kız'dı o Ciara idi... Mavi ateşleri yaşam kadar acımasız ölüm kadar soğuktu. Size tavsiyem onun karşısında durmayın, kül olan sadece siz olursunuz...