Mizah #1
Başımı yaslandığım bedene çevirdiğimde, içleri alay dolu bakışlarla buluştum.
Yalnızca benim duyacağım bir tonda kulağıma ulaştı fısıltıları.
"Siz kadınlar bu topukluları rezil olmak için mi giyiyorsunuz?"
Laf soktu.
Bana laf soktu.
El alemin adı, bana laf soktu.
Bana, Eflatun Yetmez'in torunu, Yeter Yetmez'e!
Belimdeki elini geri iterek, kaşlarımı yay şeklinde havalandırdım.
Sanırsın kolbastı oynuyorlar!
Yere düşen çantamı alıp saçlarımı düzelttikten sonra, kalabalığın azalmak yerine çoğalmasına aldırış etmeden cevap verdim karşımdaki Allah'ın kuluna.
"Senin dediğin kadınları bilmemde, ben bunların üzerinde horon tepiyorum."
Adını bile bilmediğim aslında bana yalnızca yardım eden, aynı zamanda dalga geçen kişilik alayla tek kaşını kaldırdı.
"Yani?"
Yönümü asansörün olduğu kısma çevirip, iğneleyici bir tonda cevap verirken dudaklarımı alayla kıvırdım.
"Eğer beni biraz daha oyalarsan, horonu senin üzerinde teperim."
Karadenizli bir ailenin, en âkil kızı.
Bir "Yeter Yetmez" hikayesi...
Bir adam ve bir kadın.
Geçmişin kirli pençeleri...
İntikam almak isteyen bir adam.
Tek hayali, sevdiği adamla sonsuz olmak isteyen bir kadın.
Kadının bu hayalini elinden alıp tutsak eden adam: ALAZ AKSOY
Hayatı çaresizlikten ibaret olan, sürekli yara alan bir kadın: YAREN DURU AYTAÇ
Ya araya aşk girerse?
Bu aşk iki kişiyi değil, herkesi kökten değiştirirse?
Yara izleriyle dolu bir hikaye.
Kanamaya devam eden çizikler.
Geçmişte ki kör kuyulardan gelen mektuplar.
Çaresizlik ve gözyaşları...
~Bu hikayede herkes yaralıydı...~
#1 gözyaşı
#1 ateş
#1 mektup