Mizah #1
Başımı yaslandığım bedene çevirdiğimde, içleri alay dolu bakışlarla buluştum.
Yalnızca benim duyacağım bir tonda kulağıma ulaştı fısıltıları.
"Siz kadınlar bu topukluları rezil olmak için mi giyiyorsunuz?"
Laf soktu.
Bana laf soktu.
El alemin adı, bana laf soktu.
Bana, Eflatun Yetmez'in torunu, Yeter Yetmez'e!
Belimdeki elini geri iterek, kaşlarımı yay şeklinde havalandırdım.
Sanırsın kolbastı oynuyorlar!
Yere düşen çantamı alıp saçlarımı düzelttikten sonra, kalabalığın azalmak yerine çoğalmasına aldırış etmeden cevap verdim karşımdaki Allah'ın kuluna.
"Senin dediğin kadınları bilmemde, ben bunların üzerinde horon tepiyorum."
Adını bile bilmediğim aslında bana yalnızca yardım eden, aynı zamanda dalga geçen kişilik alayla tek kaşını kaldırdı.
"Yani?"
Yönümü asansörün olduğu kısma çevirip, iğneleyici bir tonda cevap verirken dudaklarımı alayla kıvırdım.
"Eğer beni biraz daha oyalarsan, horonu senin üzerinde teperim."
Karadenizli bir ailenin, en âkil kızı.
Bir "Yeter Yetmez" hikayesi...
Beyazı siyahtan üstün görürsen
çukurdan çıkamazsın.
Zirvenin gözü üzerinizde , yükü ise omuzlarınızda!
TABULARINIZI YIKIN! AYNI KURGULARI YENİDEN OKUMAKTAN BIKMADINIZ MI?
Ensemde hissettiğim ılık nefes, tenimi kırbaçlayan rüzgara ait olmadığını tüm benliğime ulaştırırken bulunduğum farkındalığı anladığımda öylece kaldım. Bu temiz havadan bir kez daha faydalanmak için açılan dudaklarım, almak için hazırlandığı nefese kavuşamadan özlediği nefesle karşılaşmıştı. Gelmişti.
Aşk her ruhta aynı mıdır?