Onlarca yanıp sönen kırmızı ış ık geçtiler, arabanın camına çarpan yağmur damlalarını izledi! Annesini en son ne zaman gördüğünü, en son ne konuştuklarını hatırlamaya çalıştı. Hatırlayamadıkça gece daha karanlık oluyordu, yollar daha fazla sisleniyor, bu sarı araba onun sığmadığı küçük bir mezarlığa dönüşüyordu. Çağ oldum olası hastaneleri sevmemişti, kokusu midesini bulandırıyor, ağlayan ve sızlanan insanlar sanki onu öldürmek için peşinden koşuyorlarmış gibi geliyordu. Bu kez her zamankinin aksine hastane çok sessiz gelmişti ona, sanki bütün hastaneyi boşaltmışlardı, her şey bir ölüm için hazırdı, sessizlik, yağmur ve koyu mavi bir karanlık.