Hayatımı çiviler çakılmış bir tahta gibi hissediyordum. Hayatıma giren her kişi ve yaptığı şey bana acı veriyor ve düz tahtayı tekrar parçalıyordu. Kırılıyor, o boşlukları dolduramıyordum. Şimdi her yerimi boşluklardan ibaret hissediyordum. Bu olaydan sonra hayatım mahvolmuştu. Parçalanmıştım. Hayatımda sevdiğim tüm insanlar beni terk etmişti. Yalnızdım ve ayakta durmayı öğrenmem gerekiyordu. Bu boşluktan kurtulabilecek bir sığınak ararken, ateşin içinde kendim yürümeye çalışırken onunla karşılaştım ve bal rengi gözlerinde kayboldum.