"Yaralarını kanatmama izin verir misin?"
"Yeterince kanamadan kabuk bağlamaz değil mi?"
"Bağlamaz..."
"İyileştirecek misin beni?"
"İliklerine kadar..."
.
O an, gözlerimin önünde kendi çocukluğunun intiharını sağladı. Çocukluğunu, kelimeleri arasında yok etti.
Uçurtmasının ipi kesilen çocuk, elinde kalan ipi çöpe atmamıştı... Küçük çocuk, vazgeçmişti... Her zerresini oluşturan benliğini terk etmişti... Ağlayarak...
Bu, kanser birisinin, tek başına saçlarını kazıması kadar can alıcıydı... Her şey o kadar gerçekti ki... Çaresizlik ruhumuzu kanattı, cümlelerin arasına sıkıştık ve su niyetine tüm acılarımızı içtik.
Tam şu saniye, sondu...
Hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı... Çünkü artık eski diye bir şey yoktu...
Kendi ellerimizle yok etmiştik, eskiyi.
Kocaman gülüşlerin ardında ezmiştik.
Kocaman acılar da kocaman gülüşlerimizi ezmişti, zamanla...
Bir süre karşı çıktık fakat artık biz de bitiş noktasına gelmiştik.
Buradan ilerisi yoktu... Buradan gerisi de nefesimizi kesiyordu. Biz, şu anda kalmıştık...
Acılar keskin bir bıçak gibi boğazımıza dayanmıştı...
Artık etrafımızdaki her şey, aldığımız yaralardan ibaretti... Fakat biz; aldığımız yaralardan çok, sahip olduğumuz maskelerden ibarettik...
Bu; yara almış ruhların hikayesi değil, yaraya doğmuş çocukların hikayesiydi... Bu hikayedeki tüm çocuklar, yaranın kendisiydi... Ve buradaki tüm çocukları; sahip oldukları masumiyet değil, zihninin kutsadığı nefret katlederdi.
.
Herhangi bir çalıntı dahilinde gerekli işlemler başlatılacaktır.
Wattpad'te "Bir Kabusun Finali" isimli ilk ve tek kitaptır.
Kitap Kapağı: @tdkgeldiarkadaslar
Dudaklarıma bir buse kondururken "seni seviyorum,ama biraz acı cekmen gerekiyor"
Ben iki yıldır acı çekiyorum,bu ne ki? Boxerini çıkarırken onu izliyordum. Bir yere gelince utanman da kalmıyordu bu adamın yanında. Alışık olduğum şeylerdi. Bir adamın sevmediğin halde her zerresini biliyorsanız buna bir bok denmezdi!
Kalın ve damarlı penisini çıkarıp birkaç defa okşadı. Bunu yaparken gözlerimin içine bakıyordu.
"Hazır mısın?"
Hazır mıyım? Ben çocuk doğurmaya hazır değilim. Ben anne olmaya hazır değilim. Lanet olası hapı yanıma almamıştım! Ayrıca aklıma nereden gelebilirdi ki dağ başında kocamla sevişeceğimiz?
Erkekliğini girişime yerleştirirken birden içime itti. "Ahh!" Tırnaklarımı kollarına geçirdim. İçimde hareket etmeye başladı. Bacaklarımı beline doladım, topuklarım kalçalarına değiyordu. Omuzlarına sıkıca tutundum. Terden ıslanmış Saçlarımı gözümün önüne düşerken tek eliyle geriye attı.
"Kartal!"
"Sikeyim! Seni o kadar özlemişim ki!"
"Ahh! Yavaşla!"
"Hayır bebeğim,bu gece sadece benim istediğim olacak"
Omuzlarına tırnaklarımı geçirirken odadaki tek ses tenin,tene çarpma sesleri,ve kısılan sesimden çıkan inlemelerimdi. Sonuna kadar soktuğu aletiyle hayalarının kadınlığıma çarptığını hissedebiliyordum.