"İyi günler," dedi Jeongguk. "Tanrı'nın ne söylediğini dinlemek için birkaç dakikanız var mı?"
Önünde duran genç adam kollarını göğsünde kavuşturarak, düşünceli bir biçimde başını yukarı doğru kaldırdı. "Duruma göre değişir... Bugünlerde ne söylüyor?"
Jeongguk dünyanın sonu gelmeden önceki son günlerini, kayıp ruhların yüzünü Tanrı'ya dönmesi için çabalayarak geçirmektedir ve bir gün, sahip olduğu tüm inançlara meydan okuyacak olan Seokjin'le karşılaşır.
orijinal hikaye ao3'te @nonheather tarafından yazılmıştır.
Hep mi uzak mutluluk yoksa bir elin parmak ucu kadar yakın mı?
Peki ya intikam? Soğuk mu yeniyor yoksa her lokmada daha çok mu can yakıyor?
Oturduğu yerden kalktı. Karnına giren krambı umursamadı. Vücudu hala çalışıyordu. Şaşkındı ama hala iş görüyordu. Kaç gündür açtı? Başı döndü. Yere kapaklanırken, kafasını vurduğu cam sehpayı umursamadı. Cam sehpa düşmenin etkisi ile büyük bir sesle kırıldı. Kulaklarına dolan bu ses de umurunda değildi. Tıpkı açılan alnı gibi. Neyse ki kanı hala donmamıştı. Açılan alnından yavaşça akıyordu ılık ılık. Oysa vücudunun buz tuttuğunu hissetmişti. Kanının çekildiğini...