Belladonna bitkisinin bir damlası gözlerini etkileyici bir şekilde büyütür, seni hiç olmadığın kadar güzel gösterirdi. Fakat etkisine kapıldığın her damla senin ölümün olurdu.
Belladonna onun için ekilmişti. O bir zehirdi, o etki altına almayı seviyordu, o bir yanılsamaydı.
Zarar vermekten, katletmekten doyasıya zevk alıyordu. Yüzüne sıçrayan, kıyafetinden dökülen kanların görüntüsü hiç bu kadar hoş olmamıştı.
Onu içten içe arzulamanın verdiği sonuçları düşünmedi. Yalnızca büyülenmişti, çenesine doğru uzanan siyah saçlar, erik kırmızısı gözler onun en büyük düş kapanı olmuştu. Düş kapanından çıkan ağlar, onun tüm bedenini sarmıştı.
Direnmedi, çünkü görebileceği en güzel rüyayı görüyordu.
"Bugün ölmem gerekiyordu. Dünyaya gelmek için hiçbir sebebim yoktu, inanın bana, neden doğduğuma bile anlam veremiyorum. Bana biçilmiş elbiselerin hiçbiri bana ait değilmiş gibi hissediyorum, uyuşmuş hissediyorum. Lütfen, bana şimdi bir iyilik yapın, bu gece öldürün beni."