Sıradan biriydi aslında Gökçe. Üniversiteden mezun olduktan sonra 24 yaşında Psikolojik Danışman olarak özel bir okulda çalışıyordu. Gökçe' yi okuduğunuzda aslında hepinizin hayatında biraz yeri olduğunu anlayacaksınız. Çok güzel değildi. Yani filmlerde, kitaplarda bahsedilen o mükemmel bir yüz, minicik burun, renkli gözler, incecik bir fizik yoktu. Ama çirkin de değildi. Aynadan kendine baktığında kendini güzel görürdü. Aslında önemli olan da bu değil miydi? Kişinin kendini güzel görmesi yetmez mi?
Bir de Ali Asaf' ımız vardı. Bu gencimiz de 28 yaşında çok iyi bir avukattı. Beyefendi kişiliği, bazen sert oluşu, bazen merhameti, bazen de neşesi herkesi içine çekerdi. Ali Asaf' ta çok yakışıklı değil ama kendisine has bir güzelliği vardı. İnsanların dikkatini çekerdi.
Gökçe hayattan sadece güvenebileceği, korkmadan sırtını dayayabileceği birini istiyordu.
Ali Asaf' ta Sadece sevmek istiyordu. Biliyordu sevmenin ne kadar güzel olduğunu. bu yüzden sadece sevmek istiyordu.
Bakalım hayatları nasıl olacak, istediklerini bulabilecekler mi, neler değişecek?
Hep beraber göreceğiz...
NOT: 25. bölüm final olacak.
Gerçek ailem kurgusu!!!
Hep iyi kız tarafından okuduk hikayeleri. Kız iyi niyetiyle yaklaşır ancak ailesi hep ona karşı kötüdür. Karıştırıldığı kız kaldığı ailede travmalar bırakmıştır ve asla sevilmez. Ana karakter kız da bu önyargıları kırmak için çabalar.
Şimdi hikayeyi biraz tersine çevirsek? Kötü sandığımız o kızın gerçek ailesini bulmasını okusak?
Simay Naz Akgül sandığınız o kötü kız. Bu da onun hikayesi.
🤍
"Yaptığın son şey seni bizden kopardı. Her şeyinle seni kabul etmeye çalıştım ama olmadı! Durmadın, her seferinde daha fazla canımızı yaktın!" diye bağırdı annem. Gerçi artık annem değildi değil mi?
"Ben kısasa kısas yaptım hep! Çocukların bana nasıl geldiyse onlara öyle gittim!" Anlamıyordu. Onların yaptıklarına karşı üç maymunu oynuyorlardı.
"Bu yüzden öz kardeşimizi istiyoruz!" Daha fazla izleyici kalmak istemeyen Çınar annemle arama girdiğinde bakışlarım onu buldu. Öz aileme beni kötülemişti değil mi? Bu yüzden rahattı. "Eşyalarını aldın, defol artık evimizden!"
🤍
"Alışkın olmayabilirsin ancak zamanla alışacaksın." dedi arabayı durdurduğunda. Hemen önünde durduğumuz sarı renkli duvarlara sahip evi gösterdi. "Evine hoş geldin kızım."
"Kızım diyorsunuz," dedim evden gözlerimi çekmeden. Ona benim hakkımda hiçbir şey anlatmamışlar mıydı? Nasıl bu kadar içten ve samimiydi bana karşı?
"Başka ne diyeceğim?" dedi şaşkınlıkla. "Kızımsın sen benim."
"Benim hakkımda size anlattıkları şeyleri biliyorum," bakışlarım ona döndüğünde göz göze geldik. "Bana nasıl güveniyorsunuz?"
"Güvenmiyorum." dedi açıkça. "Ancak güvenmek istiyorum. Bu yüzden söylenen her şeye kulak tıkadım ve seni buraya getirdim."