Vücudumda dolanan soğuk metal şeyle nefesimi tuttum. Bıçak olduğunu anlamam uzun sürmemişti. "Kendine gel küçük kız, yoksa seni burada parçalara ayıracağım." sesi buz gibiydi. Yüksek kahkahası yerimden sıçramama sebep oldu. Bağlı ellerimi kıpırdatmaya çalıştım ama nafileydi. Karışımdaki adamın elini yüzümde hissettiğim an gözlerimi kapayan bandajı çıkaracağını anladım. Gözlerimi iki kez kırpıştırdıktan sonra adamın yüzüne odaklanmaya çalıştım. Daha önce hiç görmediğim biriydi. "Sevgili takıntılın sana yetişemedi. Yazık olacak." yüzündeki iğrenç gülümseme midemi bulandırdı. _______________________ Elindeki bıçağı bacağıma saplayıp çevirdi. Acıyla avazım çıktığı kadar çığlık attım. Gözlerim acıyla dolmaya başlamıştı. "Bak hala gelemedi. Demek ki Onun için yeterince önemli bir insan değilmişsin." "Ö-öldür beni." dilini damağına vurup cıkladı. "Daha seninle çok eğleneceğim ne öldürmesi. Bu kadar kolay olmayacak." iğrenç gülümsemesini tekrar yapıp bacağımdan çıkardığı bıçağı asılı olan koluma yaklaştırdı. "Sağ kol mu sol kol mu seç bakalım." seçim yapmayacaktım. Acıdan tek kelime edecek halim yoktu. "Madem sen seçemiyorsun, solak olduğunu duydum o yüzden solu seçiyorum." Ellerini birbirine çarpıp sevinçle bir adım yaklaştı. Benim kanımla boyanmış olan bıçağı sol koluma yaklaştırıp omzuma değdirdi. Yavaşça bastırmaya başladığında çenemi kitleyip kendimi sıkmaya çalıştım. Omzumdan bastırarak dirseğime kadar ince bir kesik açtı. Kanımın yere damlama sesi beynimin içinde yankılanıyordu. Öne düşen kafamı gördüğünde saçlarımdan tutup başımı kendi başına yaklaştırdı. "Yazık. Bu kadar kolay bayılacağını hiç düşünmemiştim. Daha çok eğleniriz diye hayal ediyordum. Hüsran." 'Giray neredesin?'