"Laçin," dedi adam fırtınalı bir gökyüzü kadar kasvetli sesiyle.
Bu isim tüylerini ürpertiyor,uykularını kaçırıyordu.Varlığı,bu dünya üzerinde var olması bile onu rahatsız ediyordu.
"Cesaret hapı yutmuş olmalı ya da devlete karşı gelecek kadar çıldırmış?" diye devam etti.
Karşısında onu dinleyen adamlar ise en az onun kadar tedirgindi.
Karşılarında öyle birisi vardı ki ellerinde olan tek şey bu kişinin ismiydi.
Cinsiyetini dahi bilmedikleri birinin ayağını kaydırmışlardı.
Yıllardır refah seviyesi yüksek görünen bir ülkede ayağını kaydırdıklarını başkomiserlerden yalnızca biriydi ancak bu kez bir sıkıntı vardı.
Çünkü Laçin denilen her kimse mesleği uğruna devleti karşısına almıştı.
"Akman,ortalıkta görünmüyor.Bir iş çeviriyor olmasınlar."
Adamların sesleri korku doluydu.
İki şeytanı aynı kefede düşünemiyorlardı.
Tek umutları ise bir zamanlar bu ikisinin birbirinden nefret etmesiydi.
Ya hesaba katmadıkları bir şey varsa?
Akman Alp,kazanması gereken bir savaş uğruna Laçin'e yeniden sırt dayar mıydı?
***
"Akman Alp," dedi sessiz bir tınıyla.
"Seni yeniden burada görmek şaşırtıcı."
Akman,rahat bir tavır ile eğildi olduğu yerde.
Bir zamanlar kalbinin mağlup olduğu yerde şimdi aklının galip gelmesi için bulunuyordu.
Karşısındakinin tavrı midesini ağrıtıyordu,şakaklarını ovalamak istiyordu ama yapamazdı.Yaparsa anlardı karşısındaki.
"Bu kez farklı," dedi Akman siyah gözlerde kaybını yaşarken.
"Bu kez farklı göklerin kartalı."Todos los derechos reservados