Bir erkeği ilk görüşte bir kadına aşık eden şey nedir? Görünüm? Aura? Servet mi? Hayır! Kampüs prensi ve oyun uzmanı öğrenci Xiao Nai, Bei Wei Wei'yi ilk gördüğünde, ona aşık olmasını sağlayan şey onun olağanüstü güzelliği değildi; klavyede uçuşan ince ve narin parmakları ve soğukkanlı, sakin tavrıydı. Utanç verici, değil mi?
Aynı zamanda, onun gibi bir oyun uzmanı olan Bei Wei Wei oyunda düzenli olarak bir klan savaşını yönetiyordu ve dezavantajlı olmasına rağmen mükemmel, şanlı bir zafer kazandı; aşk tanrısının yakınlarda olduğu gerçeğinden tamamen habersiz.
Kısa bir süre sonra basketbol oyuncusu, yüzücü, çok yönlü mükemmel öğrenci ve oyun şirketi başkanı Xiao Nai, bu güzelliğin kalbini yakalamak için hem çevrimiçi hem de çevrimdışı taktikler kullandı. Bu nedenle, romantizm yavaş yavaş çiçek açtı.
Gu Man'ın yazdığı A Slight Smile is Very Charming/Alluring -Hafif Bir Gülümseme Çok Çekici- (微微 一笑 很 倾城) adlı ve Love 020 Çin dizisine uyarlanan novel'in Türkçe çevirisidir. Novel ile aynı isimde bir manhuası da mevcuttur. Bildiğim kadarıyla çevirisi yok.
Kitabın adı aslında ana kadın karakter Wei Wei'nin (微微) adıyla ilgili bir oyundur. Bu romanın adı aynı zamanda "Wei Wei Gülümsediğinde Çok Büyüleyici" veya "Wei Wei Gülümsediğinde Görkemli Olur" anlamına da gelebilir.
*Umarım dizinin başrol oyuncusunun karıştığı skandal ve karakteri yüzünden novelin hiçbir karakterine kötü düşünceler beslemezsiniz.
Adam kucağında taşıdığı kadını yatağa bıraktı. Gecenin soğuğunda incecik geceliğiyle kaçmaya çalışan kadın titriyordu. Kimi kandırıyordu ki titremesinin sebebi soğuk değildi. Onun korktuğunu biliyordu. O sırada adamlarından biri istediği su ve bezi getirdi. Kadının önünde eğilip ayağına dokundu. Kadın ateşe değmiş gibi kaçmaya çalıştı ama onu ayak bileğinden tutarak buna engel oldu. Bezi ıslattı ve Zöhre'nin kaçarken yaraladığı ayağının altındaki kanı silmeye başladı. Canı yanan kadın hızla nefesini içine çekti ama konuşmadı. Yüzüne bakmıyordu.
''Neden kaçtın Zöhre?'' Cevap yoktu. ''Ayaklarını yaralamışsın.'' Kadının ayağına sürülen bez canını yakıyor olmalıydı. Ayağını çekmeye çalıştı ama Doğu izin vermedi. ''Kalbinin zayıf olduğunu biliyorsun.'' Dedi. ''Bunu sana sürekli hatırlatmam mı gerekiyor? Öyle koşmayı kaldırabilecek durumda değilsin. Kendine zarar veriyorsun. Bunu yapmandan nefret ediyorum.''
Fütade: Mübtelâ, tutkun, biçare, zavallı, düşkün, aşık.
!!!FÜTADE adıyla yazılan ilk kitaptır.!!!