Saç diplerimden parmak boğumlarıma kadar kanadığım o salı sabahında, dedim ki; üzülme, bundan fazlası olmayacak. Çünkü ölüler acıyı hissetmez. Geride kalan ruhun artık isteklerini ikiletmez.
Göz pınarlarından çenendeki gamzeye kadar inen gözyaşlarının altında, dedin ki; gitme, sen gidersen zaman durmaz. Eğer zaman durmazsa bu kalbin gücü sensizliğe atmaya yetmez.
Bundan fazlası oldu, ve zaman aktığı hâlde durdu.
Bundan böyle mazi yargıç, bugün ise sana tutuklu.
*
İnsanlar duymadılar katran karası göğün altındaki serenadımı, ben de kitaplara fısıldadım; onlar vefakârdı, hemen anladı.
Ben... İsmi gereği gök mavisi değil, tüm yalınlığıyla simsiyah bir gölgeyim.
Üst üste dizilmiş bibloların yere düştüklerinde ortaya çıkardıkları kırık sesleriyim.
Üstelik üzerimi süsleyen; kır papatyaları değil, yanmış siyah bir gülün küllü yaprakları.
Ben Eflâl... Üstümde nem, göğsümde gam. Sîneye çekilmiş bir vakanın, tüm savunmasızlığıyla ortasındayım tam.
*Ara verildi*
24.03.2021🥀
Sevmediğiniz yüzünü dahi görmediğiniz bir adamla evlenmek nedir bilir misiniz?
"Abi yapma kurbanın oluyum!"
Ağlayan gözlere abime baktım, baba yarıma en değerlime.
"Ben diyeceğimi dedim, iste yada isteme Azad'la evleneceksin Evin."
...
Mutfağa girip elerimi tezgaha yasladım. Arkamda hissettiğim kara gölge ile kaşlarımı çatıp arkamı döndüm. Uzun boylu, kumral özenle şekillenmiş saçları, yeşil ormanı andıran gözleri ile karşımda duran adama baktım.
"Ne işin var senin burda?"
Elerini cebine koyup rahat bir ifadeyle parmak uçlarında yükseldi.
"Müstakbel karnımı görmek istemiş olamamı?"
Sinirle burnumdan soludum.
"Ben senin o tanıdığın kızlara benzemem bir tane çarparım ağzının üstüne!"
Yeşil hanelerini kısarak baktı yüzüme.
"Bu sözlerini sana yerdireceğim zamanı iple çekiyorum Ceylan gözlü."
Sonda kullandığı hitapla dudaklarımı yaladım. Gözleri dudaklarıma kayınca vücudum gerilmişti...
(İmdadım kitabımı okuduktan sonra bu kitabıma okumanızı tavsiye ediyorum kafanızın karışmaması için.)
Evin ve Azad
(kurgu; yetişkin içerik bulundurur.)