Bu gece ay yok, yıldızlar uzun zamandır yoktu. Sabah güneşi içimi aydınlatmak yerine kendi ışığıyla umudumu söndürüyor. Pencereden giren rüzgar yokluğunu fısıldıyor yine, artık bu şarkıyı ezberledim, ona eşlik ediyorum. Yokluğunu bana sürekli fısıldayarak söylediği şarkıya bağırarak eşlik ediyorum. Bağırırsam kabullendiğimi anlarda yarın umut dolu bir şeyler fısıldar diye, olmuyor, ertesi gün aynı şarkıyı daha uzun söylüyor ama bugün farklı bir şey var, kokunu getirmiş. Bu defa ağlamıyorum içime çekiyorum özlemimi. Seninle geçirdiğim bahar son baharmış meğer, senden sonra gelen baharları karşılamıyorum. Kızıyorum onlara, içim simsiyahken nasıl bu kadar güzel oluyorlar. Bulutlar toplanıyor vakit geç, gri oluşları içimdeki karmaşayı anlatıyor. Gök içindekileri kusmak istercesine gürlüyor, ama biliyorum erken diniyor kızgınlığı, benim gibi sessiz sedasız veda etmiyor. Ağlamasını istiyorum, onun gözyaşlarıyla içimdeki zehir akar diye umut ediyorum. Direnme yağmur büyüklük sende kalsın, sana susadım... İlk damla haddinden fazla soğuk, sırılsıklamım ama seni böylede özlüyorum. Sana olan özlemimi kıskanıyor yağmur çünkü bulut onu benim seni içimde yaşatmam gibi yaşatmıyor, vazgeçiyor yağmurundan. Ben onlarlaykende senden vazgeçmiyorum.