Neler oluyor bana her şey sis, her şey yalan, göz gözü görmüyor. Zihnim bulanık... kimse yardımcı olmuyor, çırpındıkça batıyorum. Korkuyorum...
Uyandığımda bazen kendimi ağlarken buluyorum, nedenini ise biliyorum. Rüy mı gördüm? Hatırlamıyorum... Kafam karışık... Asla ağlamayan beni, rüyalarım ağlatıyor. Nefesim daralıyor kriz mi geçireceğim? Sakin ol ve tekrar et;
...SU BULANDI SAKLADI
YENİAY ÇIKTI
KURT ULUDU...
Birbirinden farklı, kopuk üç cümle ama ilaç gibi... Nefesim düzeliyor. Ellerim titremeye devam etse de ayaktayım. Korkutuyor bu bilinmezlik beni. Yıldızlar boş, çok uzun zamandır izlemedim güneşin doğuşunu da batışını da. Heycanlandırmıyor artık hiç bir şey beni. Bomboşum... ben beni boğuyorum...
İçimde bir mahkeme kuruldu, kendimi yargılıyorum. Ama bir türlü karara bağlanmıyor, sonuç çıkmıyor. Mahkeme uzadıkça uzuyor. Çünkü bu mahkemenin hakimi de, savcısı da, avukatı da, sanığı da benim. Kendi kendimi suçluyor, yargılıyor, savunuyor ve ceza veriyorum...
Belirsizlik duygu mu? Hissedilir mi? Belirsizliği hissediyorum... Ben siliğim. Etrafımda insanlar olsa da ailem olsa da yalnızım kimsesizim. Hayatı yeni öğreniyorum. Ve kendi kendimi eğitiyorum. Hatalarım tecrübe ama bu nedensiz acıya anlam veremiyorum, bir mana yükleyemiyorum...
***
Bu bir başarı hikayesi değil. Bu bir aşk hikayesi de değil. Bu öykü benim kendimle olan kavgam...