"Cehennemde yanmayı beklerken cennete yenileceğini kimse bilemezdi. Gerçeklerini görmeli ve azabının derinliğini hissetmeliydi."
Ateşin harmanladığı o yüz, karanlığın esirindeki bedenini zehirliyordu. Zehir büyüyor acı ilerliyordu. Acının ilacı olmaz deselerde o acısının ilacını bulmuştu. Acısını alevleyen de o'ydu ilacı olan da.
Ayliz, ünlü bir İngiliz dedektif. Gerçeklerin peşinden koşarken, gerçeklerinin de bir yalandan ibaret olduğunu bilemezdi. Bilinmezliklerle dolu bu evrende sağ çıkabilecek miydi? Belki de yaralarını saran bir ilaca ihtiyacı vardı. İlacını bulunca her şey düzelecek miydi? Mürekkebin izleriyle size hayatının yok oluşunu gösterecekti ya da var oluşunu.
Ormanda ölen bir kızın ardındaki hikâye belki de hayatının dönüm noktası olacaktı ya da ölüm noktası. Dedektifler çözülemeyen sırrın altında mı kalacaklardı? Yoksa savaşı galip mi bitireceklerdi? Bu Çakılcılarla dedektiflerin savaşıydı. Bu güneşin geceye hapsolma hikayesiydi. Gerçeği öğrenmek için kum saatiniz akıp gidiyor. Bu sürede hikayeye hapsolmazsanız asla savaşın galibini öğrenemezsiniz.
"Gerçekler acıtır Mon Ange, peki sen bu acıya dayanabilecek kadar güçlü müsün?"
Yıllar önce başlayan bir ayrılık hikayesi.
Daha doğduğu gün ölüm emri verilen bir kız.
Sırlarla dolu bir hayat.
Nefret duyulan bir beden ve sevgiye muhtaç bir kalp.
Yıllardır dedeleri tarafından kadınlara karşı bir nefretle büyüyen dört abi ve bir kardeş .
Kız çocuklarını bir utanç kaynağı olarak gören bir baba.
Yıllardır öldüğünü bildiği kızı için içi yanan bir anne.
Ve ailenin değerini bilen masum bir kız.
Peki sizce bu sekiz kişi onca engele rağmen aile ola bilecek mi?
"Aşiretmiş " sırf kız çocuğu olarak doğduğu için bilinmeyen biri tarafından ölüm emri verilen lakin ağasının emrine rağmen bir masuma kıyamayan bir kahya ile başlayan bir gerçek ailem kurgusudur.