Uyumadan Önce Tuttuğum Dilek
  • Reads 1,206,558
  • Votes 72,982
  • Parts 48
  • Reads 1,206,558
  • Votes 72,982
  • Parts 48
Complete, First published Apr 03, 2021
Mature
Bir şeyi çok isteyince, sahiden olur mu?
All Rights Reserved
Table of contents
Sign up to add Uyumadan Önce Tuttuğum Dilek to your library and receive updates
or
Content Guidelines
You may also like
KIRMIZI GÜLLER ÇABUK SOLAR by ceyzabel
54 parts Ongoing Mature
"Ve unutma Zümrüt; tüm çiçekler yavaş yavaş, kırmızı güller çabuk solar." *** 1980 yılının Mayıs ayında, Dilektaşı Mahallesi'ndeki aylardır boş olan daireye genç bir adam taşındı. Tek başınaydı, bir karısı veya çocukları yoktu. Kimseyle konuşmazdı ve soğuk çehresi, tenindeki yanığa benzer farklı renkte izleri, şüpheli hareketleri nedeniyle kimsenin de onunla konuşmaya niyeti pek yoktu. Mahalleli, bu suskun ve gizemli adamın dönemin şartlarını da göz önünde bulundurarak bir Amerikan ajanı olduğuna karar vermişti ve adama kendi aralarında 'Dilsiz Ajan' diye sesleniyorlardı. Zümrüt Ayten Özsoy ise henüz yirmisine yeni basmıştı. Altı çocuklu bir ailenin ikinci çocuğuydu. Hayat hakkında bilgisi bu aileyle ve bu mahalleyle sınırlıydı. Liseyi yarıda bırakmak zorunda kalmıştı, hayata en büyük kızgınlığı da buydu. Hayallerini baltalayan şey yoksulluk ve yoksulluğunun sebebi ise başlarındaki sorumsuz babalarıydı. Çoğunlukla bu kalabalık mahallenin cıvıltısında ömrünün çürüyeceğini ve ailesine rağmen yapayalnız öleceğini düşünürdü. Onun için hayat, ışıltılı bir oyun sahnesiydi ve bu sahne, akşam babası eve geldikten sonra perdelerini kapatarak karanlığa bürünürdü. Ve bir gün Dilsiz Ajan nihayet konuştu. Zümrüt Ayten Özsoy ise hayallerine çok yakın olduğunun henüz farkında değildi. (30.03.2021)
Arılar ve Erkekler | Tamamlandı by suGibiozgur
54 parts Complete
ilk kelime: 11 aralık 2022 son kelime: 26 ekim 2024 *dikkat! bu bir çocukluk aşkı hikâyesi değildir* "Yoyo: Dikkat et, sağında arı var. Kendimi tutamadan sağ tarafımı kontrol ettim. Telefonuma döndüğümde homurdanıyordum. Ben: Evet, solumda da sen varsın. Ne yazdığımı gönderdikten sonra fark etmiştim. Pek garip değildi aslında. Ama sonra içinde olduğumuz sokaktan yüksek sesle Ferdi Tayfur şarkısı çalan beyaz bir araba geçti. Önce arabaya bakakaldım, sonra Yoyo'ya baktım. Kafası karışmış gibiydi ama eğlenir gibi bir hâli de vardı. Kapüşonunu çıkarmıştı, tüm yüzü görünüyordu ve sanki bugün hiç yaşanmamış gibi, sanki bugüne yeniden doğmuş gibi gülüverdi. Kendimi ona eşlik ederken buldum. Öylece, hiç utanmamış gibi. Çünkü bizim, birbirimiz üzerinde böyle etkilerimiz vardır." 21. yüzyılın ikinci onu, kimseye kendini belli edemeden geçip gitti. Cansel, bu zamanlarda sıradan bir lise öğrencisiydi, üniversite sınavına hazırlanıyor, kendindeki kusurlara alışmaya çalışıyor ve gözlerini ne zaman kapatsa yanında olacağını bildiği arkadaşı Yavuz'la lise son sınıfı atlatmaya çalışıyordu. Bir gün Yavuz'un anlamsız ısrarlarıyla ettiği çifte randevu teklifini kabul etmek zorunda kaldı. Kalbi, göz ardı edemediği heyacanını ilk sevgilisinin bakışlarında, kelimelerinde ve anlayışında yaşadı. Yine de bir eksiklik vardı. Ya da fazlalık. Siz hiç geçmişinizi yeniden yaratmak istediniz mi? Cansel istedi. Bu, onun hikâyesi.
Madam by useeer55
28 parts Ongoing
Kafamı çevirdiğimde bana baktığını fark ettim. "Bu da kim?" Sorumla kafası karışan Şirin yavaşça söylediğim yöne döndü."Bu adam İngiltere Kraliyeti'nden geldi.Kralmış.Bilirsin ya orası hâlâ monarşi ile yönetiliyor." Burası kurtlar sofrasına dönmüşken bir tek İngiltere kralımız eksikti.Neredeyse tüm ülkelerin cumhurbaşkanları,kralları veya her ne ile yönetiliyorlarsa ona göre yönetimde ki insan bu davete gelmişti.Türkiye halkından ise nadir insanlar buradaydı.Benim babam Cumhurbaşkanı yardımcısıydı.Şirin'in babası da öyleydi.Yoksa bizi hayatta almazlardı bu toplantıya.Toplantı dediğime de bakmayın herkes ayrı masada istediği insanla oturuyordu.Henüz Cumhurbaşkanımız konuşma yapmak için çıkmamıştı.Mevzular derindi.Bu akşam ya herkes anlaşacak ya da herkes birbirine sıkı düşman olacaktı. İngiltere kralına tekrar çaktırmadan baktığımda gözlerinin hâlâ üzerimde olduğunu fark ettim.Beni resmen süzüyordu.Meydan okuyan bakışlarımı iyice ona çevirdim ve ben de gözlerimi kaçırmadım.Bakalım ne kadar dayanacaktık. Dudaklarını oynatarak "je gagnerai le jeu" demişti.(oyunu kazanacağım) İngilizce konuşmasını beklerdim fakat Fransızca konuşmuştu.Bir zamanlar bir kazadan dolayı duyma yetimi kaybettiğimde dudak okumayı öğrenmiştim.Az buçuk dillerden anlıyordum. Ona karşılık ben de "nous verrons" dedim.(göreceğiz) Kimin kazanacağını görecektik..
RUHA VURULAN NEŞTER by busraanurry
13 parts Ongoing
"Sen yaptın." Dedi sesine bulaşan hayal kırıklığıyla. "İhanet yok demedik mi? Affetmem, geri dönüşü olmaz dememe rağmen yaptın." "Yapmadım." Yaptım. Oturduğu yerden hışımla kalktı. "Yalan söylüyorsun!" "Hayır." Evet. İki adımıyla dibimde bittiğinde artık kaçacak yerim yoktu. Ben nasılsın böyle bir insan oldum? Her zaman bir kez daha fazla bakabilmek için canımı vereceğim zümrütlerine şimdi bakamıyordum. İhanetim sırtımda koca bir kambur oluştururken başımı kaldırıpta göz göze gelecek halim yoktu. "Gözlerime bak." Yapamadım. Benden yanıt alamayınca devam etti. "Veda'm," dediğinde kalbimin umutla dolmasına mani olamadım. Hâlâ onun Veda'sı kalabilmiş miydim? Bakışlarımı yüzüne çıkardım, gözlerine değil. Derin nefes aldı. Elini kaldırdığında çenemden hafifçe tuttup kendine çevirdi. Yapma işte bana öyle bakma! Daha ne kadar fazla suçlu hissedebilirim, görmüyor musun içimde beni tüketen yangının alevini? Belki de artık görmek istemiyorsundur. Duymak istemiyorsundur artık sesimi. "Neden gözlerinle dudakların aynı dili konuşmuyor?" Diye sordu. "Neden yapıyorsun bunu bize?" Gücümü topladım. Her an akmaya hazır halde bekleyen gözyaşlarımı zorlukla geri gönderdim. Şimdi sırası değildi. Böyle giderse her şey mahvolacak. Geriye çekildim. "Artık yapmıyorum." İçim acıyordu. Onun için duymak ne kadar zorsa benim içinde söylemek o kadar zordu. Bir adım geri gitti. O an anladım ki sadece bedeni değil kalbi de benden uzağa gidiyordu. "Tamam." Ellerini iki yana açtı. "Git." Ne zordu için kan ağlarken dışarıya belli etmemek ne zordu sevdiğin adamın gözlerine bakarak yalan söylemek. Ne zordu sevdiğin adamın 'git' demesini duymak. "Gidiyorum zaten," canım yana yana konuşmaya zorladım kendimi. "Dönmeyeceğim." Ama şunu bil sevgilim; giden sadece bedenim, kalbim de ruhum da ölene kadar seninle.
You may also like
Slide 1 of 20
KIRMIZI GÜLLER ÇABUK SOLAR cover
ZEHİRLİ ŞEKER cover
Yüzbaşı'nın komşu kızı =texting= cover
ALYONKA  cover
Bir gitsem de kurtulsam  cover
Haseki +18 cover
EHVENİŞER cover
Arılar ve Erkekler | Tamamlandı cover
Nerdesin Kayla? - (Gerçek Ailem) cover
Alev (Kadın Asker) cover
Madam cover
İS (ASKIDA)  cover
Yağan Karların Altında #texting cover
KUŞLARI ÖLDÜREN ADAM cover
DÖRT ÇEYREK cover
MEHPARE cover
ÖLÜME SEN KALA  cover
Aşkın İzinde cover
RUHA VURULAN NEŞTER cover
Acımasız Ağa(Tamamlandı✓) cover

KIRMIZI GÜLLER ÇABUK SOLAR

54 parts Ongoing Mature

"Ve unutma Zümrüt; tüm çiçekler yavaş yavaş, kırmızı güller çabuk solar." *** 1980 yılının Mayıs ayında, Dilektaşı Mahallesi'ndeki aylardır boş olan daireye genç bir adam taşındı. Tek başınaydı, bir karısı veya çocukları yoktu. Kimseyle konuşmazdı ve soğuk çehresi, tenindeki yanığa benzer farklı renkte izleri, şüpheli hareketleri nedeniyle kimsenin de onunla konuşmaya niyeti pek yoktu. Mahalleli, bu suskun ve gizemli adamın dönemin şartlarını da göz önünde bulundurarak bir Amerikan ajanı olduğuna karar vermişti ve adama kendi aralarında 'Dilsiz Ajan' diye sesleniyorlardı. Zümrüt Ayten Özsoy ise henüz yirmisine yeni basmıştı. Altı çocuklu bir ailenin ikinci çocuğuydu. Hayat hakkında bilgisi bu aileyle ve bu mahalleyle sınırlıydı. Liseyi yarıda bırakmak zorunda kalmıştı, hayata en büyük kızgınlığı da buydu. Hayallerini baltalayan şey yoksulluk ve yoksulluğunun sebebi ise başlarındaki sorumsuz babalarıydı. Çoğunlukla bu kalabalık mahallenin cıvıltısında ömrünün çürüyeceğini ve ailesine rağmen yapayalnız öleceğini düşünürdü. Onun için hayat, ışıltılı bir oyun sahnesiydi ve bu sahne, akşam babası eve geldikten sonra perdelerini kapatarak karanlığa bürünürdü. Ve bir gün Dilsiz Ajan nihayet konuştu. Zümrüt Ayten Özsoy ise hayallerine çok yakın olduğunun henüz farkında değildi. (30.03.2021)