"Uyumadan önce hep dua ettim, seni bana göstersin diye rabbime her gece dua ettim. Eğer görürsem de uyanmamayı diledim. Çünkü rüyalarımda çok güzel bakıyordun bana, seviyormuş gibi bakıyordun. Hiç uyanmamayı diledim ben de her gece. Yatağıma yatıp sabaha uyanmamayı diledim. Senin istediğin gibi biri değilim belki. Sevebileceğin, kalbini verebileceğin biri değilim. Ama bana bir ciğer borçlusun, Berkem. Bu yaşımda beni kalbimden ettiğin yetmedi, ciğerimden de ettin. Ciğerim soldu sen beni sevmezken. Uğrunda verecek bir canım vardı sana layık, ondan ettin beni. Daha yirmi iki yaşımda hayatımdan ettin. Sen benim yazımı kışa çevirmedin, Berkem. Sen benim yazımı cehenneme çevirdin. Azap çekiyorum aldığım her nefeste. Sen bana böyle bakarken ben sadece azap çekiyorum. Aldığım nefes kaburgalarıma batıyor, içtiğim su lav olup bütün içimi kavuruyor. Seni sevmek beni mahvediyor. Sadece uyuduğum zaman yaşadığımı hissediyorum. Bilincim yerinde değilken nefes alabiliyorum. Ben bir tek sende yaşardım, yaşatmadın. Olsun. Ben sende ölürüm de." Ya da En yakın arkadaşının kardeşine kör kütük aşık ülkücü, ve çok az da keko, Ali Koratan ile ideolojisine zerre saygı duymayan, klasik müzik eşliğinde çizim yapan ultra elit Ege Berkem Çağan.