Rüya, 20 yaşında bir genç kızdır. İstanbul'da hem okumaya çalışıyor, hemde Annesine ve küçük kız kardeşine bakabilmek için, akşamları garson olarak çalışıyor. Annesi bir iş teklifi alır. Ve böylece, Kayseri Kapadokya'da, doğada, herkesten uzak yaşayan Kaplan ailesine, hizmet etmeye giderler. Masallardaki gibi, bir şatoda, Rüya ve küçük ailesi için yeni bir hayat başlar. Dışarıdan bakınca sessiz ve kapalı kapıları ile bir şatodur. Fakat içerideyken... özellikle fiziksel olarak herkes sağ çıkamıyor. Kanlı göz yasları, üzüntü, acı ve hatta ölüm bile en büyük şatolarda mevcuttur. ,,Reyis... Onun buz gibi, mavi gözlerinde kayboldum ben..." ,,Rüya... Onun uzun, gecedende siyah olan, saçlarında kayboldum ben..." Var mıdır bu cihanda, ölüme dek giden bir sevda?