Dilara; tercüman, aynı zamanda rehber, Çırağan sarayının son derece önemli olan konuklarını otele getirmekte gerekli tur hizmetleri sunmakta. Kariyer odaklı aşkla henüz tanışmamış. Hayatı dolu dolu yaşayan, idealist, sevecen, yardım sever, ama aynı zamanda deli mi deli laz kızı... Damarına basıldı mı kanı damarlarından ters akacak kadar da gözü kara,
Şeyh Cafer El Cabiri Hüseyin küçük bir Arap klanının veliahtı. Sert istediğini elde eden, hedef odaklı, genç kızların ayaklarını yeden kesecek kadar yakışıklı, aklına koyduğu anda en kestirme yolları çabucak kullanan kıvrak zekalı, kelimelerinin arasında asla hayır bulunmayan zorla güzellik olur mu oluru ilke edinen , sert, hırçın, deli bozuk
Şeyh Hüseyin için hava alanından korumaları ile çıktığında elinde kendi isminin yazıldığı tabelayı tutan olağan üstü kızı gördüğünde çarklar dönmeye başladı. Dudakları hafifçe kıvrılırken koruma ordusu ile hızla kızın yanına doğru gitti.
Dilara sıkıntı ile gelen konukları karşılarken hepsi aynı kılıkta olan siyahlar giymiş adamlara baktı. Zoraki gülümseyip önlerine geçerek yolu gösterdi.
Hüseyin'in, Dilara ile gözleri kesiştiği anda sımsıcak bir kaçıp kovalamaca başladı . Dilara'yı canından bezdiren, bu kovalamacada inatçı şeyh Dilara'nın tüm kaçış çabalarını kıvrak zekası ile yerle bir ederken sımsıcak günlerde genç kızın hızla kaçırılması sadece kamera şakası gibiydi.
Dilara Şeyhin odasındaki kapıya yöneldiğinde yüksek sesle söylenmeye devam etti.
-Zengin züppe. Dağ adamı. Şehir eşkıyası seni. Hangi devirdeyiz ya hangi devirde? Bana şunu de, bana bunu de. Oldu ya hemen yani. Zorba. Emriniz olur beyim. Bende zaten ağzım açık emretsin yani diye beklemedeydim. Pis tipsiz.