Semanın en güzel yıldızlarına siper ettiğim gövdem, gözlerimin kanlı kefaretini ödercesine bir çift göz ile buluştu. Görmek istediğim son manzaram olduğunu bildiğim gözler, boğazımdan usulca akan kanı takip ederken yutkundum.
Bir kelebeğin hayat bulması kadar naif, ancak bulduğu hayatı yaşayamayacak kadar vakitsiz bir ayrılıktı bizimkisi.
Zihnimin örtülerinin altında yerini almış olan cesetlerin hayaletleri, sanki teker teker gelip boğazımı sıkarcasına bir acı verirken gülümsedim.
Dünya ve evren kadar mucizevi güzellikler içinden, kapanıp bir daha asla açılmayacak olan gözlerim kara bir boşluğa odaklandı. Yüzümdeki gülümseme usulca donup damarlarımda gezinen kanın artık çekildiğini hissedince; o kara boşluğa kendimi bıraktım ve kalbimde edebi bir yolculuğa çıkardığım sevgilime gözlerimi usulca yumdum.
✴️
"Yaşayabildiğim ve yaşamak isteyeceğim tüm güzellikler sende hayat bulmuş." dedi, gözlerindeki ışık ile. Ardından ekledi; "Ve sanki ben seni ellerimle öldürmüşüm gibi."
Ben seni seviyorum...kardeşimden farksız o hem 5 yaş küçük...ufaklıkla ne işim olur...
Dizlerimin üzerinde eğilip kapıya biraz daha yaklaştım..
-Bin gönlüm olsa birini vermem.. Benim gözüm sadece seni görür... Hem görmedin mi erkek çocuğundan farksız.. Kıskanacağın son kişi bile değil...
Titreyen dizlerimle ayağa kalktım... Perdeyi araladım.. Balkona çıktım.. Semih gelen sesle başını bana çevirdiğinde.elinde telefon öylece kaldı... Gözlerine baktığımda anlamıştı onu duyduğumu.. Balkonda duran kitabımı aldım ve tekrar içeri girdim... Kapıyı kapatıp perdeyi çekmeden son kez yüzüne baktım..
Ve o perdeyi kapattıktan sonra yıllarca onun olduğu tek bir gün açmadım...