Gördüğün her dağ ve taş, her dere ve tepe ile burası Osiana.
İmkansızlıkların var olduğu, Öykülerden bile güzel, büyülü ve gizemli bir ülke.
Her canlının birbiriyle huzur içinde yaşamaya çalıştığı fakat zalim biri yüzünden başaramadığı yer burası.
Bir efsane'nin onları kurtarması gerekiyor, bu büyülü yer ve üstündeki canlılar kurtarılmayı bekliyor.
Ve dört kardeşin o bunaltıcı hayatlarından vazgeçip Osiana'ya gelmesi, efsane'nin aslında kendileri olduklarını idrak etmeleri gerekiyor. Onların Osiana'yı görmeleri ve oradaki tüm canlılarla huzur ve mutluluk içinde yaşamaları gerekiyor.
Bu dört kardeş Osiana'da her şeyi düzeltmeye çalışacak, kendi dünyalarında olmayan huzurlu ve mutlu hayatı burada kuracak, aşkı, eğlenceyi, hüznü ve mutluluğu burada dibine kadar yaşayacaklar.
İnsanlar üçe ayrılır; Yaşayanlar, Yaşamayanlar. Yaşayamayanlar...
Yaşayanlar: hâlâ dünyadaki hayatına devam edenler.
Yaşamayanlar: öldükten sonra ikinci bir şansı hak edip bu büyülü evrene gelenler.
Yaşayamayanlar: öldükten sonra ikinci şansı hak eden ancak büyü gücü ve dövmesi oluşmayanlar.
🖤
Başlangıç ve bitiş. Bebek arabasıyla gezdiğim yolları, şimdi tekerlekli sandalyeyle geri dönüyorum.
🖤
En büyük gayesi babasının öğrettiği gibi
adaletli bir avukat olmak isteyen Yargı Yargıcı kendini ölümcül bir hastalığın pençesinde bulur.
Öldükten sonra gözlerini başka bir evrende açan Yargı, hastalıklar içinde yüzerken, çektiği acılar bir anda kesildiği için yeteri kadar tepki veremez. Ta ki karşısında ömür boyu kendisini bekleyen ruh eşini görene kadar.
Yaşamayanlar evreni tüm hızında akmaya devam ederken, Yargı olaylara adapte olmaya çalışacak. Öğrendiği en önemli bilgi ise burada insanların tıpkı bir satranç tahtası gibi altıya bölündükleri olacak. Yargı grubunu bulmak için bedeninde belirecek olan dövmeyi beklemek zorunda. Piyon da olabilir, şah da. Ya da hiçbir grubun dövmesi oluşmaz ve kendini bir anda Yaşayamayanlar'ın arasında bulur. Hiçbir büyü gücüne sahip olmayan ve dışlanmışların arasında...