Sessizce giriyoruz birbirimizi hayatına. Görsek de bilmeden, anlamdan var oluyoruz bir başkasının hayatında. Sonu nereye varacak bilmeden karışıyoruz birbirimizin yaşamına. Sonunu kestirmeden yaşıyoruz her şeyi. Dünyada milyarlarca insan olmasına rağmen hayatımıza en fazla yüz tane insan girer. Sadece iki elimizin parmaklarıyla sayabileceğimiz kadarını görürüz. Ama hiçbiri kalmaz. Buna rağmen hayatımızda olan, ne kadar olduklarını elle sayabilidiğimiz insanlar için üzülürüz, onlar yüzünden değişiriz. Oysa tanımadığımız, hayatımızda olmayan milyarlarca insan var. Ve sadece iki üçü için üzülme değer görüyoruz kendimizi. ... Kendimi değil de başkalarını hayatımın ortasına koymak en büyük hatamdı. Bunu farketmiş olmak güzel ama geç kaldım. Onlar yüzünden kendimi kaybettim. Çok değiştim, eski beni hatırlamıyorum bile. Ama pes de edemiyorum da. Çünkü kendimi kaybettiğim bu yolda aslında kendimi buldum. Bulabilmek için önce kaybetmek gerek. Şu an kayıbım. Kendimi bulmak mı? Bunun bilmek için daha zaman var. Ama önce nasıl kayboldum onun görüneceksiniz. Yolculuğum yenilerek başladı ve öyle de devam ediyor. Ben kaybederken umarım siz bir şeyler kazanırsınız. Saygı ve sevgiyle. ... "Deniz açıklamama izin ver. Ondan sonra ne yaparsan yaparsın. Lütfen dinle." "Kendine iyi bakma Damla. Ben mahvolmuşken sen de iyi olma." Nasıl bir gerçek aşktan vazgeçmeye değer? Peki! İhanet aşkı öldürebilir mi? Ya! Bir aşkın bitmesiyle gerçekleşen bir ölüm aşkı imkansız kılabilir mi? . . .All Rights Reserved