Karanlıkta açmaya çalışan bir çiçek,
Yetişmesi imkansız yerde büyümeye zorlanan bir meyve,
Farklı hayatlar aynı hisler;
Kötülüğün zehirli havasını solumaya bırakılan iki çaresiz çiçek,
' Nedeni neydi ? Seni bu kadar kötü yapan neydi ? Sevgisizlik? yalnızlık? göz yaşları? İlgisizlik? Neden bu kadar kötüsün baba ? Sende benim gibi, baban tarafından sevilmedin mi yoksa ?
Bu yüzden mi beni sevmiyorsun? Sende babanın sana davrandığı gibi bana davranmak mı istiyorsun? Durma o halde daha fazla hakaret et, daha fazla nefret et benden, daha fazla terk et beni, hatta ne yap biliyor musun? Beni öldür. Beni bir çok kez öldürmek yerine tek seferde bitir işimi...'
Toprağa umursamaz, nefsine köle, umutsuz denizde yaşayan canavarlar.
Toprağa umursamazca atılan bir tohum, sudan, ilgiden, sevgiden mahrum suçsuz küçüğüm.
Zorla yaşatılmaya çalışılan iki hayat, yaşamaktan bir haber insanlar.
Acı benliğini ateşe verdiğinde ateşi suçlamamalısın, sudan nefret etmemelisin.
Melis, annesinin kaderini yaşayan bir genç kızdı.
Babası ve abisi tarafından ayak bağı gibi görülür ve onlar için para kaynağı olmaktan ileri gidemezdi. Ama günün birinde, celladı olan kişi ona hayatının aslını gösterdi, bir intikam uğruna ailesinden koparıldığını söyledi.
Seneleri acıyla geçen Melis, kendini yepyeni bir sayfa açmış halde buldu ama hiçbir şey beklediği gibi değildi. Olamazdı.
Çünkü onun sevilmeyecek çok yanı vardı.
"Koskoca evinize bir beni sığdıramazdınız. Madem sığdıramayacaktınız, o zaman beni o cehennemden neden kurtardınız?"