"𝑺𝒂𝒂𝒕𝒍𝒆𝒓 𝒈𝒆𝒄̧𝒎𝒊𝒚𝒐𝒓, 𝒓𝒖̈𝒛𝒈𝒂̂𝒓 𝒂𝒓𝒕ı𝒌 𝒆𝒔𝒎𝒊𝒚𝒐𝒓. 𝑩𝒂𝒏𝒂 𝒔𝒆𝒏𝒅𝒆𝒏 𝒌𝒂𝒍𝒂𝒏, 𝒉𝒂𝒕ı𝒓𝒂𝒍𝒂𝒓 𝒅𝒂 𝒚𝒆𝒕𝒎𝒊𝒚𝒐𝒓." Yağan yağmuru izlemeyi bırakıp başımı yanımdaki çocuğa çevirdim. Yerdeki kumları eşelerken bir yandan bu şarkıyı mırıldanıyordu. Kokoşun teki yüzünden otobüsü kaçırmıştık! Abartmıyorum, ozon tabakasında delik açacak kadar parfüm sıktığı için, astımım tutmuştu. Aptal gibi ilacımı yanıma almadığım için de öksürmem dinmemişti tabii. Yanımdaki çocuk ise beni sakinleştirmeye gelmişti... Ama benim yüzümden her ikimiz de otobüsü kaçırmıştık. Derin bir nefes verdikten sonra konuşmaya başladım. ''Şarkı...'' ''Anlamadım?'' ''Çok, çok güzelmiş-'' ''Hass... Ben onu dışımdan mı söylüyordum!?'' Cevap vermek yerine ona bakarak güldüm. Gözlerini kaçırdıktan sonra elini utangaç bir tavırla ensesine attı ve kaldırımın ucuna doğru yürüyüp, yola -otobüsün gelip gelmediğine- baktı. Ben seslenince bakışlarını bana çevirdi. ''Şarkının adı ne?'' ''𝓐𝓱 𝓬𝓪𝓷ı𝓶 𝓼𝓮𝓿𝓰𝓲𝓵𝓲𝓶...''