"Ölümle Dans Edenler #1"
Sevgili Şura,
Dante'nin İlahi Komedya kitabını bilirsin. Dante önce cehenneme gider, yedi ölümcül günahta insanların nasıl azap içinde kıvrandıklarını görür. Ardından Araf'tan geçerek, sonsuz mutluluğa kapılarını açan Cennet'e ulaşır.
Bu herkes için geçerli değildir.
Senin için de.
Daha çok toysun, düşüncelerin, fikirlerin seni ele geçirebilecek güçte, duygual olarak da hassassın.
Çevrendeki insanlara sakın güvenme.
Seni önce sahte bir cennetin içinde gezdirecekler, seni kandıracaklar, seni tamamen duygusuz birine dönüştürecekler.
Ardından arafa düşeceksin. Hislerin körelecek, geriye sadece senden bir parça gözyaşı kalacak. O gözyaşına sıkı sıkı tutunman gerekecek.
Seni yakan ise, soğuk cehennem olacak.
Hislerini tamamen kaybedecek, sevmeyi unutacak, öldürmek için nefes almaya başlayacaksın. Her öldürdüğün kişi, her yıktığın yuva, cehenneminde sana azap getirecek.
Ve bir gün bu cezayı çekmek sana ağır gelecek.
İşte o gün, sakladığın gözyaşına muhtaç kalacaksın. Ve onu da akıttığında, senden geriye hiçbir şey kalmayacak.
Tüm hakları saklıdır.
Kardelen, yetimhanenin soğuk duvarları arasında dünyaya gözlerini açmıştı. Annesi orada çalışan bir hizmetliydi, fakat minicik bebeğini kucağında bir kez koklayıp sessizce bırakıp gitmişti. Ne kimse soru sordu ne de yadırgadı bu durumu; sadece titreyen o küçücük bedeni kucaklayıp büyütmeye çalıştılar. Yıllar geçti... Kardelen artık on iki yaşına basmış, masum bakışlarıyla içine kapanık ama bir o kadar da sevgi dolu, tatlı bir kız olmuştu. Çocuk ruhu, büyüyen bedeninin içinde hâlâ saklıydı. Ve işte o gün geldi... Yetimhanenin kapısından içeri giren bir aile, kalabalığın içinde onun mahcup gülüşünü fark etti. O an her şey değişti; Kardelen'in kaderi, o bakışlarla birlikte yeni bir yola doğru akmaya başladı.