Bazen acıtır canını, bazen yarar canını seni sen yapan.
Can çıkar, kalp kanar, ruh yanar.
Sonunu bilebilir misin yolun sonuna varmadan, çizebilir misin kaderini kağıtlara?
Dene, yanıl.
Can çıktığında, kalp masada kaldığında , ruh o cesedin başında tahta oturduğunda anlayacaksın.
Hiç bir şeyin sonu, hiç bir şeyin başlangıcı değil; her şeyin bir yolu olduğunu.
Onun yolu kül; o kül.
İzle, gör; birinin yolu, diğerinin sonu.
"Yanmayacaksam bir anlamı yok yaşamanın; hissetmeyeceksem acıyı hiç yaşamamış gibi toprağa sarılırız."
"Karımla aynı evin içinde, ayrı ayrı yatacaz öyle mi?" üzerime doğru gelen adımlarıyla birlikte arkaya doğru geriledim. Onunla aynı evde bulunduğum yetmezmiş gibi bir de aynı oda da kalacaktık.
"Tamam sen, bu oda da yat ben başka oda da yatarım." diye başka bir öneri sundum, ama bu öneri mi de reddeceğinden adım kadar emindim.
"Önerini reddediyorum. Sikseler de seninle ayrı odalar da kalmayacaz, bu oda da karım'ın yanında kalacam." ciddiyetle verdiği cevaba, ağzım açık kaldı.